Üstelik"arkası yarın" halinde en güzel Aziz Nesin öykülerini de okuma fırsatınız da olacak. Sizlere bu yıl da yeniliklerle dolu geleneksel bir takvim sunuyoruz. Umarız beğenir, düşüncelerinizi bize iletirsiniz. Kolektif 2021 Nesin Vakfı Duvar Takvimi Nesin Yayınevi 8682923928016. Taksit Sayısı.
AzizSancar'ın Nobel Konuşması 27 Ağustos 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.; YouTube'de yer alan, Sancar'ın biyografisini anlatan bir video 17 Ocak 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Sancar Vakfı 26 Mayıs 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.; Twitter'da Aziz Sancar 9 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde
AzizNesin Vakfı'ndan dostlara çağrı var 1973 yılında kurulan ve her yıl genişleyen vakıf artık mevcut alana sığamaz hale geldi. 15.08.2017 - 15:44 Güncelleme: 15.08.2017 - 15:44 2017-08-15 15:44:57. Artı Gerçek. Facebook Twitter Whatsapp Eposta Print Google News.
Azi̇znesi̇n. 1. HAYATI 20 Aralık 1915’te İstanbul’da doğdu. İki yıl Darüşşafaka Lisesi’nde öğrenim gördü. Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirdi. Kara Harp Okulu ve Askeri Fen Okulu’ndan mezun oldu. Üsteğmen rütbesindeyken “görev ve yetkisini kötüye
67YAŞ Benim doğduğum gün Günler uzamaya başlar Öyle bir öleceğim ki Geceler uzamaya başlayacak Ve öyle bir öleceğim ki Günlerle gecelerden başka Hiçkimse öldüğümü anlamayacak ARKADAŞIM BADEM AĞACI Sen ağaçların aptalı Ben insanların Seni kandırır havalar Beni sevdalar Bir ılıman hava esmeye görsün Düşünmeden gelecek karakış.. Acarsın çiçeklerini
Vay Tiền Nhanh. Asıl ismi Mehmet Nusret Nesin olan ve Türk mizah yazarı olarak ön plana çıkan Aziz Nesin, 20 Aralık 1915'te İstanbul'da dünyaya geldi. İki yıl boyunca Darüşşafaka Lisesinde öğrenim gördü. Sırasıyla Kuleli Askeri Lisesi, Kara Harp Okulu ve Askeri Fen Lisesinden mezun oldu. Bu dönemde aynı zamanda Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Bölümü'ne devam etti. Aziz Nesin, üsteğmen olarak orduda görev yaparken görev ve yetkisini kötüye kullanmak suçlamasıyla yargılanıp ordudan uzaklaştırıldı. Bir süre serbest çalıştı. Sonra gazeteciliğe başladı. "Yedigün", "Karagöz" ve "Tan" gazetesinde çalıştı. "Cumhuriyet" isminde bir mizah dergisiyle Sabahattin Eyüboğlu ile "Marko Paşa" dergisini çıkardı. Ayrıca "Malum Paşa", "Merhum Paşa" ve "Akbaba" mizah dergilerini çıkardı. 1954'ten itibaren "Akbaba" mizah dergisinde takma isimlerle mizah öyküleri kaleme aldı. Yazın çalışmalarında iki yüzden fazla takma ad kullandı. Kemal Tahir ile Düşün Yayınevi'ni kurdu. "Yeni Gazete", "Akşam", "Tanin", "Günaydın", "Aydınlık" gibi gazete ve dergilerde yazılar kaleme aldı. Buradaki gülmece öyküleri, röportaj ve fıkralarıyla edebiyatımızın tanınmış şahsiyetleri arasına girdi. 1962'de "Zübük" ismindeki mizah dergisini; 1976-1980 yılları arasında da her dalda edebiyat ödülleri veren Nesrin Vakfı Edebiyat Yıllığı'nı çıkardı. Düşünceleri nedeniyle siyasi iktidarlardan sürekli baskı gördü. Sanatsal çalışmalarında 100'ün üzerinde takma ad kullanan Aziz Nesin, "Akşam" ve "Tanin"de köşe yazıları yazdı. Yazın yaşamını "Öncü", "Yeni Tanin", "Ustura" ve "Günaydın" gazetesinde sürdürdü. 1962'de "Zübük" isminde mizah dergisini çıkardı. 1972'de Çatalca'da kimsesiz çocukların eğitimini gerçekleştirmeyi amaçlayan "Nesrin Vakfı"nı kurdu. Kitaplarından elde ettiği bütün geliri bu vakfa bağışladı. 1979'da seçildiği Türkiye Yazarlar Sendikası görevini yıllarca sürdürdü. Aziz Nesin, fikirleri ve yazıları nedeniyle siyasi iktidarlardan sürekli baskı gördü. Yargılanıp tutuklandı. Sürgün cezası aldı. 2 Temmuz 1993'te Pir Sultan Etkinlikleri'ne katılmak üzere Sivas'a gitti. 37 kişinin hayatını kaybettiği Madımak Oteli olayında sağ kurtulanlar arasında yer aldı. Aziz Nesin, 6 Temmuz 1995'te geçirdiği kalp krizi neticesinde İzmir'de hayata veda etti. Vasiyeti gereği Çatalca'da Nesrin Vakfı'nın bahçesine gömüldü. Edebi Kişiliği Toplumsal gerçekçilik akımına bağlı eser veren sanatçılardandır. Askerlikten ayrıldıktan sonra Karagöz gazetesi ile Yedigün dergisinde redaktörlük ve yazarlık yapar. İlkin "Vedia Nesin" adıyla şiirler yayımlar. Daha sonra mizahi tarafı ağır basan öykülere yönelir. Eserlerinde toplumun aksayan yanlarını, zıpçıktı tiplerini mizahi bir anlatımla anlatır. Mizahi öykü, roman ve oyunlarıyla tanınır. Sıradan bir olaydan dahi bir öykü konusu çıkarabilecek kadar yetenekli biri olan Aziz Nesin, çağımızın Nasreddin Hocası olarak kabul edilir. Toplumsal olayları, komik çelişkileri, yaşamsal sorunları, emekçiler, politik baskı ortamlarını abartılı bir şekilde fakat sade bir dille anlatır. Gülmecede Türk edebiyatının en usta kalemi kabul edilir. Eserleri nedeniyle birkaç kez hapse mahkûm olur. Halkı kışkırtmaya yönelik yazılarından dolayı tepkileri üzerine çeker. Anlatımında halk edebiyatının ana öğelerinden yararlanır. Oyunlarında yer yer masal motiflerine rastlanır. Marko Paşa dergisini Sabahattin Ali ile çıkarır. Dergide dönemin politikacılarını ve tiplemelerini sözünü esirgemeden eleştirir. Yapıtları edebiyatımızda baskı rekoru kırar. Yabancı dillere en çok eseri çevrilen dördüncü yazarımız olarak bilinir. "Gol Kralı", "Zübük", "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" eserleriyle ön plana çıkar. "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" eserinde ülkemizde bürokrasinin aksayan yönlerinden bahseder. "Yaşar"ın şahsında olayları anlatır. Anı, öykü, mektup, tiyatro, masal, fıkra ve şiirleriyle de Türk edebiyatının en sağlam kalemlerinden biri olarak anılır. Birçok yarışmada ödül kazanır. 1956'da Uluslararası Gülmece Yarışması'nda "Kazan Töreni" adlı öyküsüyle Altın Palmiye ödülünü alır. 1968'de Milliyet gazetesinin açtığı Karagöz oyunu yarışmasında "Üç Karagöz" oyunuyla birincilik alır. 1970'te Türk Dil Kurumu'nun oyun ödülünü "Çiçu" adlı oyunuyla alır. 1985'te TUYAP tarafından "Halkın Seçtiği Yılın Yazarı" seçilir. 1989'da da Tolstoy Altın Madalyası'nı kazanır. Eserleri Öykü Fil Hamdi Yedek Parça Koltuk Damda Deli Var Deliler Boşandı Mahmut ile Nigar Bir Koltuk Nasıl Devrilir Ah Biz Eşekler Biz Adam Olmayız Vatan Sağolsun Yaşasın Memleket Toros Canavarı Roman Erkek Sabahat Zübük Gol Kralı Sait Hopsait Tatlı Betüş Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz Şimdiki Çocuklar Harika Oyun Toros Canavarı Hadi Öldürsene Canikom Fıkra Az Gittik Uz Gittik Masal Aziz Dededen Masallar Hoptirinam Gezi Dünya Kazan Ben Kepçe Duyduk Duymadık Demeyin Taşlama Azizname OtobiyografiBöyle Gelmiş Böyle GitmezÖz Saf Şiir Anlayışını Sürdüren ŞiirSerbest Nazım ve Toplumcu Gerçekçi ŞiirMilli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Şiir MemleketçilerHalide Nusret Zorlutuna 1901-1984Birinci Yeni GaripçilerGarip Dışında Yeniliği Sürdüren ŞairlerMavicilerHisarcılarİkinci Yeni Şiiri1960 Sonrası İkinci Yeni Sonrası Toplumcu Şiir1980 Sonrası Türk ŞiiriCumhuriyet Döneminde Halk ŞiiriCumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Anlatmaya Bağlı Metinler Hikâye-RomanCumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Göstermeye Bağlı Metinler TiyatroCumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Öğretici MetinlerAyrıca bakınız
Aynı Gün Kargo Stoktan Teslim Kapak Resmi Mustafa Delioğlu * 3,66 TL den başlayan taksitlerle! – Gürültüde yazarım da, yalnız yanı başımda birisi konuşursa yazamıyorum. – Canım efendim, gürültü olmasa daha iyi değil mi? Ne hakları var sizi rahatsız etmeye, yavaş da konuşabilirler. İşte Danimarka’da, İsveç’te, Hollanda’da katiyen böyle bişey olmaz. Onun için de adamlar ilerliyorlar. Çünkü onlarda insanın insana saygısı vardır. Bu saygı üstüne türlü örnekler de göstererek konuştu da konuştu. Terbiyesizlikti ama ne yapayım, o anlatırken başımı kâğıtlara eğip yazmaya başladım; yazmıyordum, yazarmış gibi yapıyordum. – Hiç boşuna uğraşmayın, yazamazsınız, sinirleriniz bozulur, dedi; Avrupa başka... Avrupalı insan demek, insanın insana saygı duyması demek. Bizde nerdeee... Biz işte bunun için adam olamayız beyim, biz adam olamayız! 20 Aralık 1915, Heybeliada, İstanbul ● 6 Temmuz 1995, Çeşme, İzmir Gülmece edebiyatımızın doruğuna çıkmış yazarımızdır. Çağının sorunları karşısında etkin bir aydın tavrı göstermiştir. Toplumsal düzendeki çarpıklıkları ve çelişkileri büyük bir ustalıkla anlatmış, çağdaş Türk gülmece edebiyatının dünya ölçüsünde temsilcisi olmuştur. Asıl adı Mehmet Nusret’tir. İki yıl İstanbul’da Darüşşafaka Lisesi’nde okuduktan sonra 1935’te Kuleli Askerî Lisesi’ni, 1937’de Kara Harp Okulu’nu, 1939’da da Askerî Fen Okulu’nu bitirdi. Üsteğmenliği sırasında "görev ve yetkisini kötüye kullanmak” suçlamasıyla ordudan çıkarıldı 1944. Bir süre bakkallık yaptıktan sonra 1945’te gazeteciliğe başladı. Yedigün, Karagöz ve Tan’da çalıştı. Cumartesi adlı bir magazin dergisi çıkardı. 1946’da Sabahattin Ali’yle birlikte Markopaşa adlı mizah gazetesini yayımlamaya başladı. Türkiye’ye Truman Doktrini kapsamında yapılan Amerikan yardımını eleştiren, yayımlanmamış Nereye Gidiyoruz? adlı broşürü yüzünden 1947’de on ay ağır hapis ve üç ay on gün Bursa’da "emniyet-i umumiye nezareti” altında bulundurulma cezasına çarptırıldı. Ertesi yıl yayımlanan Azizname adlı kitabından dolayı gene tutuklandı. Dört ay tutuklu olarak yargılandıktan sonra aklandı. 1950’de G. Politzer’in Marksist Felsefe Dersleri adlı kitabının önsözünün bir bölümünü çevirtip Yeni Baştan dergisinde yayımladığı için bir yıl dört ay hapis ve ceza süresince de İstanbul’da "emniyet-i umumiye nezareti” ne mahkûm edildi. Hapisten çıktıktan sonra kitapçı dükkânı, daha sonra da bir fotoğraf stüdyosu açtı. 1954’te Akbaba dergisinde takma adlarla mizah öyküleri yazmaya başladı. Edebiyat yaşamı boyunca yüzü aşkın takma ad kullandı. 6-7 Eylül 1955’te İstanbul’da gayrimüslimlerin ev ve dükkânlarının yağmalanmasıyla sonuçlanan olayların ardından, başka solcu arkadaşlarıyla birlikte tutuklandı. Altı ay sonra salıverildi. 1956’da Bordighera’da İtalya düzenlenen uluslararası mizah yarışmasında "Kazan Töreni” adlı öyküsüyle birincilik Altın Palmiye ödülünü alması, yaşamında bir dönüm noktası oldu. Yazdıklarını kendi adıyla yayımlamaya başladı. 1957’de Kemal Tahir’le birlikte Düşün Yayınevi’ni kurdu. 1958’de yayınevinin yönetimini tek başına üstlendi ve bu uğraşı 1969’a kadar sürdürdü. Yeni Gazete, Akşam, Tanin, Öncü, Yeni Tanin ve Ustura adlı haftalık mizah ekini hazırladığı Günaydın gazetelerinde günlük köşe yazıları yazdı. 1961’de bir yazısı nedeniyle dört ay tutuklu kaldı. 1972’de Çatalca’da kimsesiz çocukları okutmayı amaç edinen Nesin Vakfı’nı kurdu ve kitaplarının bütün gelirini bu vakfa bağışladı. 1976-85 arasında her yılın edebiyat ürünleri arasından yaptığı seçmeleri ve değerlendirmeleri içeren Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı’nı çıkardı. 1975’te Türkiye Yazarlar Sendikası başkanlığına seçildi. Bu görevini 1989’a kadar sürdürdü. 1984’te askeri yönetime karşı Aydınlar Dilekçesi’nin hazırlanmasına öncülük etti. Bu nedenle yargılanıp aklandı. Sonraki yıllarda toplumsal eylemlere ağırlık verdi. 1993’te Aydınlık gazetesinde köşe yazıları yazmaya başladı. Salman Rushdie’nin The Satanic Verses 1988, Şeytan Ayetleri adlı yapıtını Türkçede yayımlayacağını açıklaması nedeniyle İslamcı çevrelerin şiddetli eleştirilerine hedef oldu. 2 Temmuz 1993’te, Sivas’taki Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında şeriat isteyen bir toplulukça çıkartılan ve 37 kişinin yaşamını yitirdiği Madımak Oteli yangınından sağ kurtuldu. Yapıtlarında Türkiye toplumunun genel bir görünümünü veren Aziz Nesin, halk edebiyatının anlatı öğelerinden de yararlandı. Yer yer masal teması aracılığıyla günlük olayları, toplumsal bozuklukları eleştirel ve yergici bir yaklaşımla yansıttı. Meddah geleneğinin anlatım olanaklarını da kullanarak çağdaş anlamda bir gülmece öyküsü geliştirdi. Konularını günlük yaşamdan seçti. Geniş halk kesimlerinin sorunlarını dile getirirken, toplumsal değişim sürecindeki insanın konumunu da ustalıkla yansıttı. Mizah yazarlığının yanı sıra şiir, oyun, deneme, inceleme, anı, köşe yazısı gibi türlerde de ürünler veren Aziz Nesin, başlattığı ya da içinde yer aldığı çok sayıda toplumsal etkinlikle de yaşadığı sürede ülkesinin önde gelen aydın kişiliklerinden biri oldu. Türk ulusal gülmece geleneğini çağdaş bir bileşime ulaştıran Aziz Nesin’e 1956 ve 1957’de İtalya’da Altın Palmiye, 1966’da Bulgaristan’da Altın Kirpi ve 1977’de Hitar Petar; 1969’da SSCB’de Altın Krokodil, 1975’te Asya Afrika Yazarlar Birliği’nin Lotus Edebiyat Ödülü, 1990’da Rusya’da Tolstoy Ödülü, 1991’de Fransa Şövalyelik Nişanı, 1994’te Amerikan Basın Özgürlüğü Ödülü, 1995’te Hiroşima Vakfı Ödülünün de aralarında olduğu çok sayıda ulusal ve uluslararası ödül verildi. Tavsiye Et
Aziz Nesin kimdir? Pek çok dalda eser veren şair ve yazar Aziz Nesin hayatı ile merak edilen bir isimdir. İşte Aziz Nesin hakkında her şey... Aziz Nesin biyografi tam adı; Mehmet Nusret Nesin bilinen adı; Aziz Nesin doğum; 20 Aralık 1915; İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu ölüm; 6 Temmuz 1995; İzmir, Türkiye mesleği; Türk mizah yazarı. Kısa öykü, tiyatro ve şiir dallarında pek çok eser yazmıştır. Aziz Nesin hayatı UNESCO'nun yayınladığı Index Translationum adlı dünya çeviri bibliyografyasına göre Aziz Nesin, Türkçe eser veren yazarlar arasında Orhan Pamuk, Yaşar Kemal ve Nâzım Hikmet'in ardından eserleri yabancı dillere en çok çevrilen dördüncü yazar konumundadır.[2] Yazar 59. Hükûmet tarafından hazırlanan 100 Türk Edebiyatçısı listesinde de yer almaktadır. Çocukluğu Aziz Nesin, 20 Aralık 1915'te Heybeliada'da doğdu. Babası Abdülaziz Bey Giresun'un Şebinkarahisar ilçesine bağlı Gölve köyünden gelerek İstanbul'a yerleşti ve bahçıvanlık yaparak geçimini sağladı. Nesin çocukluğunda İstanbul işgalinde yaşadığını şöyle yazmıştı "Koşuşanlar beni kamyonun altından çıkardılar. Polisler de geldi. Babam şoförü öldürecek bıraksalar... - Davacıyım! Polisler anlatıyor babama Dava edilemezmiş. Çünkü kamyon İngiliz işgal ordusunun kamyonuymuş. Şoför de bir Yunanlı... Bunları sonra düşündükçe anlıyorum ki, İstanbul yabancı çizmesi altındaymış." Öğrenim hayatı Aziz Nesin, 1924'te Süleymaniye'deki adı daha sonra İstanbul 7. İlkokulu olarak değiştirilecek olan "Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi"nin 3. sınıfına girdi. İki yıl Darüşşafaka Lisesinde okuduktan sonra, 1935'te Kuleli Askeri Lisesini, 1937'de Ankara'da Harp Okulunu bitirip teğmen oldu. Son olarak 1939'da Askerî Fen Okulunu bitirdi. Bu dönemde bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Bölümüne devam etti. Bir röportajında ona bu eğitim hayatının "Fikri takip" dedikleri şeyi getirdiğini belirtmiştir. Çalışma hayatı Aziz Nesin, Kara Harp Okulu'nu bitirmesinin ardından asteğmen rütbesiyle orduya katıldı. 1941'den başlayarak II. Dünya Savaşı yıllarında 2 yıl Trakya'da çadırlı ordugâhta görev yaptı. 1942'de Erzurum Müstahkem Mevkii İstihkam Taburu Bölük Komutanlığı'na atandı ve bir bomba kazasında yaralandı. Erzincan'da depremde yıkılmış bir cephaneliğin boşaltılmasıyla görevlendirildi. 1944'te Ankara'da Harp Okulu'nda açılan ilk tank kursuna katıldı. Aynı yıl Zonguldak'ta uçaksavar top mevzileri yaptırmakla da görevlendirilir. Üsteğmen rütbesindeyken "görev ve yetkisini kötüye kullandığı" suçlamasıyla askerlikten uzaklaştırılır. Oğlu Ateş Nesin babasının köylülere ekmek dağıtmasının bahane olarak gösterilerek askerlikten atıldığını aktarmaktadır. Halk arasındaki yoksulluk, üniversite ve ordu mensupları arasında muhalefetin oluşmasına sebep olmuştur. Takma adlarla gazete ve dergilere şiir ve deneme yazıları gönderen Aziz Nesin, takma adlarla yazdığı deşifre olunca askerî istihbarat tarafından yakın takibe alınmıştır. Kars'taki bölüğünü tahliye sırasında yolda karşılaştığı köylülerin askerden erzak dilenmesi üzerine, askerin tayınlarının bir bölümünü köylülere dağıtır. Bunun üzerine açılan soruşturmayla askerî mahkemede alınan kararla ordudan atılır. Özel hayatı Aziz Nesin, iki kere evlenmiş, Vedia Nesin ile yaptığı ilk evliliğinden Oya d. 1940 ve Ateş Nesin d. 1942; Meral Çelen ile yaptığı ikinci evliliğinden ise Hüseyin Ali d. 1956 ve Ahmet Nesin d. 1957 adlarında toplam dört çocuk sahibi olmuştur. Mizah ve sanat anlayışı Gazeteci Zeynep Oral'ın Milliyet Sanat Dergisi için yaptığı röportajda, Aziz Nesin; mizahı, sanatçıyı ve sanatını şu şekilde tanımlamaktadır. ...Mizah deyince halk yararına işlevi olan görevci mizahı anladığımı baştan söylemeliyim... Beni mizah yazarlığına iten etken, o günkü ortamın koşullarıydı. Kısaca şunu söyleyeyim; genellikle yoksunluk ve yoksulluk yaşamından gelen bir kızgınlık, öfke, bir hınç alma biçimidir mizah... Her zorluk, her acı çeken ille de mizahçı olmaz elbet, ama bu ağır koşullar kişinin mizahçı yeteneğini geliştirir... Mizahçının yetişmesi için gerekli bireysel koşuldan da anlaşılacağı üzere, mizah, bir yıkıcılıktır. Mizahçı kırgınlıklarını, nefretini, kinini, öfkesini, hıncını, bilinçli bir biçimde gerçekten yıkılması gereken hedefe yöneltebilir ve mizah silahını halk yararına kullanabilirse, bir olumlu yıkıcı olur... Sınıfsal bilinci olan her yazar, ister istemez güdümlü olduğunu, kendi kendini güdümlediğini bilir. Sınıfsal bilince sahip bir yazarı, bir sanatçıyı güdümlü kılmak hiçbir politikacının hiçbir yönetmenin haddi değildir... Sanatın işlevi?... Bu konuda başkalarınınkine uymayan düşünceler içindeyim... Sanatçının kendini, kendi sınıfıyla özdeşleştirmesi koşuluyla, sanatın işlevi, sanatçının kendini dışlaması, varlaması, ortaya koyması demektir. Sınıfıyla özdeşleşmiş olduğundan, kendini anlatırken sınıfını anlatmış olur. » Sanat hayatı 1940'lar Askerlikten uzaklaştırılmasının ardından bir süre bakkallık, muhasiplik gibi işler yaptıktan sonra 1945 yılında Sedat Simavi’nin çıkardığı "Yedigün" dergisine girdi; daha sonra Karagöz gazetesinde de yapacağı gibi redaktörlük ve yazarlık yaptı. Aynı yıllarda profesyonel olarak oyun yazarlığı yaptı ve Tan gazetesinde köşe yazarlığına başladı. 4 Aralık 1946'da bir grup üniversite gencinin Tan gazetesini yakması üzerine, sekiz sayı süren, Cumartesi adlı haftalık magazin dergisini çıkarmaya girişti. Bu dergi denemesi de sonlanınca Vatan gazetesinde çalışmaya başladı. Aynı yıl, ilk bağımsız yapıtı olan Parti Kurmak ve Parti Vurmak adlı 16 sayfalık broşürü de yayınlanmıştı. 1946'da Sabahattin Ali ile birlikte Marko Paşa mizah gazetesini çıkardı ve büyük ses getirdi. Dergi dönemin politikacılarını ve tiplemelerini sözünü esirgemeden eleştirmeyi bilmiş, tüm baskıların ve defalarca kapatılmasının getirdiği zor koşullara karşın hedeflediği satış rakamlarına ulaşmıştır. Ancak davalar ve suçlamalar dergi yazarlarına epeyi zor dönemler yaşatmıştır. Nitekim yeni adlarla sürdürmeye çalıştıkları "Markopaşa" ekolünün hararetle eleştirdiği Amerikan yardımının Türkiye üzerindeki emellerine değindiği henüz yayınlanmamış olan "Nereye Gidiyoruz?" adlı yazısı nedeniyle; 12 Ağustos 1947'de 10 ay ağır hapis ve 3 ay 10 gün de Bursa'da "emniyet-i umumiye nezareti" altında bulundurulma cezasına çarptırıldı. Yazılarının bulunduğu bazı gazete ve dergileri illegal ya da masraflı olduğu için meslektaşlarıyla birlikte sattı. Bu yıllarda yazar Kerim Sadi ile ortak bir ev tutarlar.[7] Kerim Sadi'nin ismi Aziz Nesin'in Bir Sürgünün Anıları kitabında sık sık geçmektedir.[8] Aziz Nesin bu eserinde Sadi'nin entelektüel birikimini teslim etmekle birlikte kişiliğini fazlasıyla eleştirmiştir. Nesin'in trajikomik Bursa anılarına göre Kerim Sadi bencil ve kendini beğenmiş bir kişidir. İkinci kitabı Azizname'yi 1948'de çıkardı. Taşlamalardan oluşan bu kitap için İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. 4 ay tutuklu olarak süren dava sonunda mahkûmiyet almadı; ancak 1949 yılında Birleşik Krallık Prensesi II. Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi, Mısır Kralı I. Faruk, birlikte Ankara'daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığına resmen başvurarak, bir yazısında kendilerini aşağıladığı iddiasıyla aleyhine dava açınca 6 ay hapse mahkûm edildi. 1950'ler 1952'de İstanbul'da Levent'te bir dükkân kiraladı ve Oluş Kitabevi'ni açtı; Levent sakinlerine gazete dağıtma işini sürdürmekle beraber, iki küçük çocuğunun geçimini sağlayamayınca 1953'te Beyoğlu'nda bir ortağıyla "Paradi Fotoğraf Stüdyosu"nu kurdu. 1954'te Akbaba dergisinde takma adlarla öyküler yazmaya başladı. Zira edebiyat hayatında iki yüze yakın takma ad kullanmıştır. 1955'te 6-7 Eylül faciası olarak tarihimize gelen İstanbul'daki azınlıkların ev ve dükkânlarının korkunç yıkımına suçlu aranmaya başlanmıştı. Demokrat Parti iktidarı olayların bir "Komünist komplosu" olduğunu iddia ederek aralarında Aziz Nesin'in de olduğu, 100'e yakın solcuyu tutuklattı. Aziz Nesin hiçbir gerekçe olmaksızın 9 ay cezaevinde yattı. “Dolmuş”, 1955; “Yeni Gazete” 1957, Akşam 1958, “Tanin” 1960, "Günaydın" 1969, Aydınlık 1993 gibi dergi ve gazetelerde yayımlanan gülmece öyküleri, röportajlar ve fıkralarla Çağdaş Türk edebiyatının tanınmış ve en verimli kalemlerinden biri durumuna geldi. 1956'da Kemal Tahir ile birlikte Düşün Yayınevini kurdu. 1958'de Dolmuş-Karikatür dergisi ile birleşerek 1963'e dek yayıncılığı tek başına sürdürdü. Bir yandan da Yeni Gazete, Akşam ve Tanin'de günlük köşe yazıları yazdı. 1962'de 42 sayı yaşayacak olan “Zübük” adlı mizah dergisini çıkardı. 1956 yılında İtalya'da Bordighera'da yapılan ve 22 ülkenin katıldığı Uluslararası Gülmece Yarışması'nda ilk ödül olan Altın Palmiye'yi "Kazan Töreni" adlı öyküsüyle kazandı. Ertesi yıl aynı ödülü "Fil Hamdi" adlı öyküsüyle ikinci kez kazandı. İlk ödülünü 1960 yılında devlet hazinesine bağışladı. Düşün Yayınevinin Şubat 1963'te yanması üzerine, yazarlığı tek uğraş edindi. İlk kez 1965 yılında -ancak 50 yaşındayken bu hakkı elde edebilmişti- bir pasaport alabildi. Berlin ve Weimar'daki Antifaşist Yazarlar Toplantısı'na davetli olarak katıldı. 6 ay süren bu ilk yurt dışı gezisinde, Polonya, Sovyetler Birliği, Romanya ve Bulgaristan'a gitti. 1960'lar Nesin, 1966'da Bulgaristan'da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında birincilik ödülü olan Altın Kirpi'yi "Vatani Vazife" adlı öyküsüyle kazandı. 1968'de Milliyet Gazetesi'nin açtığı Karagöz oyunu yarışmasında "Üç Karagöz" oyunuyla birincilik ödülü aldı. 1969'da Moskova'da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında "İnsanlar Uyanıyor" adlı öyküsüyle Krokodil birincilik ödülü, 1970'te de Türk Dil Kurumunun oyun ödülünü "Çiçu" adlı oyunuyla kazandı. 1970'ler Eşi Meral Çelen'in önerisiyle 1972'de Nesin Vakfını kurdu. Vakıfta, her yıl belirli sayıda alınan kimsesiz ve yoksul çocukların bakım ve eğitimlerini üstlendi. Kitaplarının tüm gelirini Vakfa bıraktı. 1976-1980 arasında her yılın edebiyat ürünlerinden seçmelerin bulunduğu Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı'nı çıkardı. 1974'te Asya-Afrika Yazarlar Birliğinin Lotus Ödülü'nü kazanan Nesin, 1975 Lotus Ödülü'nü almak için Filipinler'in başkenti Manila'da yapılan törene katıldı. 1976'da Bulgaristan'da Gabrovo kentinde düzenlenen gülmece kitabı uluslararası yarışmasında birinciliği elde ederek Hitar Petar Ödülü'nü kazandı. 1977'de Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı seçilen Nesin, bu göreve uzun yıllar devam etti. 1978'de "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" adlı romanıyla Madaralı Roman Ödülü'nü kazanırken, 1982'de Vietnam'daki Asya-Afrika Yazarlar Birliği toplantısından dönüşte Moskova'da kalp hastalığından hastaneye kaldırılan Nesin, "Kalp Hastalıkları Araştırma Merkezi"nde bir ay kalarak tedavi gördü. Aziz Nesin 1980'ler 1983'te Amerika Birleşik Devletleri'nde Indiana Üniversitesinin düzenlediği uluslararası toplantıya çağrılan Nesin, pasaportu 12 Eylül idaresince geri alındığı için bu toplantıya katılamadı. 20 Aralık 1984'te Şan Sinema Salonu'nda 70. doğum günü töreni yapıldı. 1984'te Aydınlar Dilekçesi girişiminde bulundu. 1985'te Ekin kurulması girişiminde bulundu. Aynı yıl, Birleşik Krallık'ta PEN Kulüp onur üyeliğine seçildi ve TÜYAP'ın düzenlediği "Halkın Seçtiği Yılın Yazarı Ödülü"nü kazandı. Nesin, 1989'da "Demokrasi Kurultayı"nın toplanmasında etkin görev aldı ve oluşturulan "Demokrasi İzleme Komitesi"nin iki başkanından biri oldu. Aynı yıl, Sovyet Çocuk Fonu'nun ilk kez verilen "Tolstoy Altın Madalyası"na değer görüldü. 1990'lar ve Sivas Katliamı 19 Mart 1990'da Ankara Sanat Kurumunda 75. yaşını kutlayan Nesin, 2 Temmuz 1993'te Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmak üzere Sivas'a gitti. 37 kişinin yaşamını yitirdiği Madımak Oteli katliamından yaralı olarak sağ kurtuldu. Türkiye Yazarlar Sendikası Yönetim Kurulu, 30 Mart 1994 tarihinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan RP'li Recep Tayyip Erdoğan'ın bazı gazetelerde yer alan “Aziz Nesin'in ismini İstanbul'dan sileceğiz” ifadesini kınayan bir bildiri yayınladı. Ölümü ve vasiyeti Yazar, söyleşi ve imza günü için gittiği Alaçatı’da 5 Temmuz'u 6 Temmuz'a bağlayan gece sabaha karşı geçirdiği kalp kriziyle hayatını kaybetti. Cenazesi Çeşme Cumhuriyet Savcısı'nın isteğiyle otopsi yapılmak üzere 6 Temmuz'da İstanbul Çapa Tıp Fakültesine getirildi. 7 Temmuz 1995'te vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmaksızın ve yeri belli olmayacak şekilde Çatalca'daki Nesin Vakfının bahçesine gömüldü. Ankara Uluslararası Film Festivali çerçevesinde verilen özel ödüllerin arasında "Aziz Nesin Emek Ödülü" verilmektedir. Aziz Nesin Eserleri Öyküleri Hikâyeleri Parti Kurmak ve Parti Vurmak 1946Geriye Kalan 1953İt Kuyruğu 1955Yedek Parça 1955Fil Hamdi 1956Damda Deli Var 1956Koltuk 1957Kazan Töreni 1957Deliler Boşandı 1957Mahallenin Kısmeti 1957Ölmüş Eşek 1957Hangi Parti Kazanacak? 1957Toros Canavarı 1957Bay Düdük 1958Memleketin Birinde 1958Havadan Sudan 1958Bay Düdük 1958Nazik Alet 1958Gıdıgıdı 1958Aferin 1959Kördöğüşü 1959Mahmut ile Nigar 1959Hoptirinam 1960Gözüne Gözlük 1960Ah Biz Eşekler 1960Yüz Liraya Bir Deli 1961Bir Koltuk Nasıl Devrilir 1961Biz Adam Olmayız 1962Yeşil Renkli Namus Gazı 1964Sosyalizm Geliyor Savulun 1965İhtilali Nasıl Yaptık 1965Rıfat Bey Neden Kaşınıyor 1965Vatan Sağolsun 1968İnsanlar Uyanıyor 1972Hayvan Deyip De Geçme 1973Seyyahatname Duyduk Duymadık Demeyin 1976Büyük Grev 1978Yetmiş Yaşım Merhaba 1984Kalpazanlık Bile Yapılamıyor 1984Maçinli Kız için Ev 1987Nah Kalkınırız 1988Rüyalarım Ziyan Olmasın 1990Aşkım Dinimdir 1991Gözünüz Aydın Efendim 1997Herkesin İşi Gücü Var 2005Kan Yüzüğü Romanları Gol Kralı 1957Erkek Sabahat 1957Saçkıran 1959Zübük 1961Şimdiki Çocuklar Harika 1967Tatlı Betüş 1974Surnâme 1976Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz 1977Tek Yol 1978 Anıları Bir Sürgünün Hatıraları 1957Böyle Gelmiş Böyle Gitmez I - Yol 1966Poliste 1967Böyle Gelmiş Böyle Gitmez II - Yokuşun Başı 1976Benim Delilerim 1984Salkım Salkım Asılacak Adamlar 1987Böyle Gelmiş Böyle Gitmez II - Yokuş Yukarı 1996Bir Vicdan Davası 1998Birlikte Yaşadıklarım Birlikte Öldüklerim 2006Mum Hala I 2009Mum Hala II 2010Unutulmayan Rüyalar 2010 Mektupları Canım Oğlum Canım Babacığım - 1, Oğlum Canım Babacığım - 2, Nesin – Ali Nesin Mektuplaşmaları III, Mektuplar Nesin – Ali Nesin Mektuplaşmaları IV, Mektuplar Nesin – Tahsin Saraç Mektuplaşmaları, Mektuplar, Nesin – Meral Çelen Mektuplaşmaları, Mektuplar 1998. Çocuk Kitapları Okullar İçin Kısa Oyunlar 1949Uyusana Tosunum 1971Bu Yurdu Bize Verenler 1975Pırtlatan Bal 1976Borçlu Olduklarımız 1976Aziz Dede'den Masallar 1977Ben de Çocuktum 1979Nasrettin Hoca Gülütleri 1981Anıtı Dikilen Sinek 1982Çocuklara En Güzel Masallar 2009Hayvanlar Takımı 2009Arkadaşım Badem Ağacı 2010Çocuklara En Güzel Öyküler 2012 Çizgi-roman Bilmem Ne Adası 1956Berber Nonoş 1956Baba Mirası 1954Deniz Aslanı 1955Bayan Aynur ile Bay Buyur 1960 Yazıları Sora Sora Cennet Bulunur 1990Soruşturmada 1986Suçlanan ve Aklanan Yazılar 1982Ah Biz Ödlek Aydınlar 1985Korkudan Korkmak 1988Bulgaristan'da Türkler Türkiye'de Kürtler 1989Türkiye Şarkısı Nazım 1997Çuvala Doldurulmuş Kediler 1995Suçlanan Aklanan Yazılar 1982Sanat Yazıları 2011Sporcu Milletiz Vesselam 2012Okuma Güncesi 2014 Gezi notları Dünya Kazan Ben Kepçe 1977Yurt Gezileri 2013 Oyunları Biraz Gelir misiniz 1950Bir Şey Yap Met 1959Toros Canavarı 1963Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı 1968Üç Karagöz Oyunu 1969Çiçu 1970Tut Elimden Rovni 1970Hadi Öldürsene Canikom 1970Pırtlatan Bal 1976Başarımı Karılarıma Borçluyum 1992Bir Zamanlar Memleketin Birinde 1992Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz 1992Hakkımı Ver Hakkı 1992Zat-ı Devletleri İbiş Hazretleri 1992 Şiirleri Seviye On Ölüme Beş kalaAziznameOn DakikaSondan Başa 1984Kendini Yakalamak 1988Hoşçakalın 1990Sivas Acısı 1995 Köşeyazıları Bir Tutam Aydınlık 1994Az Gittik Uz Gitmek 1959Nutuk Makinesi 1958Merhaba 1971 Söyleşileri Bir Dokun Bir Dinle 1994Onursal Doktor Olamamanın Büyük Onuru 1993İnsanlar Konuşa Konuşa 1988 Aziz Nesin üzerine yazılan kitaplar Yetmiş Beşinci Yaşında Aziz Nesin, Alpay Kabacalı 1990Asılacak Adam, Demirtaş Ceyhun 1994"Ç" Arkadaşım Aziz Nesin, Müjdat Gezen 1995Aziz Nesin'li Fotoğraflar, Ataol Behramoğlu 1996Gömüyü Arayan Adam, Ali Nesin 1998Babam Aziz Nesin, Ateş Nesin 2006Gözyaşından Gülmeceye Aziz Nesin, Alpay Kabacalı 2007Aziz Nesin Ve İsveç Serüveni, Abdullah GürgünAziz Nesin'li Yıllar, Meral ÇelenYaz Babam Yaz, Ahmet NesinTek Ciltte Aziz Nesin, Kalem Yapın Beni Kalem!..70 Yaşım Merhaba Ödülleri Hayatı boyunca pek çok ödül, mansiyon ve madalya ile onurlandırılan Aziz Nesin'in kazandığı bazı önemli ödüller aşağıda listelenmiştir 1956 - Altın Palmiye, İtalya Kazan Töreni adlı öyküsüyle1957 - Altın Palmiye, İtalya Fil Hamdi adlı öyküsüyle1959 - Gazeteciler Cemiyeti Fıkra Ödülü1966 - Altın Kirpi, Bulgaristan Vatani Vazife adlı öyküsüyle1968 - Milliyet Gazetesi 6. Karacan Armağanı Birincilik Ödülü Üç Karagöz adlı oyunuyla1969 - Krokodil Ödülü, Sovyetler Birliği İnsanlar Uyanıyor adlı öyküsüyle1970 - Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü Çiçu adlı oyunuyla1974 - Arkın Çocuk Edebiyatı İkincilik Ödülü Pırtlatan Bal adlı öyküsüyle1975 - Lotus Asya-Afrika Yazarlar Birliği Ödülü1977 - Bulgaristan Uluslararası Gülmece Kitapları Yarışması Hitar Petar Ödülü1978 - Madaralı Roman Ödülü Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz adlı romanıyla1984 - Erkekçe Başarı Ödülü Tülsüyü Sevmek hikâye dalında en başarılı eser1985 - TÜYAP Halkın Seçtiği Yılın Yazarı1990 - Tolstoy Altın Ödülü1990 - Viyana Tiyatro Ödülü1991 - Rüştü Koray Armağanı1992 - Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü ve Altın Madalyası1992 - Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü1993 - Carl Von Ossietzky Ödülü1993 - Dionysos Şiir Ödülü1994 - CPJ Uluslararası Basın Özgürlük Ödülü1994 - Hiroşima Vakfı Ödülü1995 - Orhan Apaydın Demokrasi ve Barış Ödülü
Türkiye’de edebiyatla mizahı ustalıkla bir araya getirerek toplumsal gerçekliğe ayna tuttu. Egemen güçlerin karşısında durdu ve her daim ezilenin yanında yer aldı. İlmek ilmek işleyerek kurduğu Nesin Vakfı’yla binlerce kimsesiz çocuğun yolunu aydınlattı. Mücadele dolu hayatında üretmeye hiçbir zaman ara vermeyen yazar arkasında güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyen yüzden fazla eser bıraktı. Peki, yokluk içinde geçen hayatında paylaşmayı esas alan gerçek bir sanatçı ve hiciv ustası olan Aziz Nesin kimdir? Aziz Nesin’in HayatıGerçek adı Mehmet Nusret olan ünlü yazar Aziz Nesin, 20 Aralık 1915’te Heybeliada’da dünyaya geldi. Yoksul bir adam olan babası Abdülaziz bahçıvanlık yaparak geçimini sağlıyordu. Annesi Hanife hanım oğlu Aziz’i dünyaya henüz on beş yaşındayken dünyaya getirdi. Kısa süre Heybeliada’da yaşayan aile daha sonra farklı kültürlerin iç içe geçtiği, İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Kasımpaşa’ya yerleşti. Birinci Dünya Savaşı’nın hüküm sürdüğü zorlu yıllarda, imparatorluktan cumhuriyete geçiş sırasında yaşanan zorluklar toplumun her kesimini olduğu kadar Aziz Nesin’in ailesini de fazlasıyla etkilemişti. Maddi zorlukların yanı sıra toplumsal hayata adapte olmakta da sıkıntılar yaşayan Abdülaziz Bey oğlunu geleneksel değerlere göre yetiştirmek istiyordu. Hanife hanım ise oğlunun çağdaş bir eğitim almasını istiyordu. Cumhuriyet karşıtı olan Abdülaziz bey, oğlu Aziz Nesin’i dört yaşındayken sıbyan mektebine yazdırdı. Uzun süre geleneksel yöntemlerle eğitilen yazar, daha sonraları annesinin de desteğiyle Süleymaniye’de bulunan Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi’ne üçüncü sınıftan başladı. Babasının define bulma sevdasıyla sırra kadem bastığı bir dönemde yakın çevresinin de teşvikiyle Darüşşafaka Mektebi’nin sınavlarına girdi. Sınavı kazanan yüz kişi arasına girmeyi başardı. Çekilen kurayla ilk otuza girip, ikinci elemeyi de geçince döneminin en önemli eğitim kurumlarından olan Darüşşafaka’nın kapıları Aziz Nesin’e sonuna kadar açıldı. Buradaki öğreniminin ardından Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirip Harp Okulu’na geçti. 1937 yılında Asteğmen olan Aziz Nesin, Askeri Fen Tabiat Okulu ve İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki eğitimini eş zamanlı olarak sürdürdü. 1940-1944 yılları arasında Anadolu’nun çeşitli yerlerinde ordu mensubu olarak görev yapan ünlü yazar, İstanbul Rami Kışlası’nda görev yaptığı sırada emrindeki iki askerine kanunsuz izin verdiği gerekçesiyle suçlanıp ordudan atıldı. Ordudaki işini kaybedince geçinebilmek için bakkallık da dahil pek çok iş yapan Aziz Nesin 1945 yılında Yenigün Dergisi’nde redaktörlük ve yazarlık yaparak edebiyat serüvenine başladı. “Zübük”, “Azizname”, “Toros Canavarı”, “Fil Hamdi”, “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” gibi Türkiye tarihine ve toplumsal yaşantıya ayna tutan önemli eserlere imza attı. Yazdıkları halk tarafından büyük bir ilgiyle takip edilen Aziz Nesin PEN Yazarlar Derneği’nin de onur görüşleri ve mizah yaparken kullandığı eleştirel dil nedeniyle defalarca hapis cezası alan yazar 1972 yılında yoksul ve kimsesiz çocukları eğitebilmek için Nesin Vakfı’nı yılında içlerinde pek çok aydın ve yazarın bulunduğu ve tam otuz yedi kişinin öldürüldüğü Sivas-Madımak kıyımından sağ olarak kurtuldu. Türkiye’nin gündeminden uzun yıllar düşmeyen bu olaydan iki yıl sonra, 5 Temmuz 1995’te Çeşme’de düzenlenen imza günü sonrası hayata gözlerini Nesin’in KitaplarıAziz Nesin 1946 yılında, Sabahattin Ali ve Rıfat Ilgaz’la bir araya gelerek “Marko Paşa” isimli dergiyi çıkarmaya başladı. Yayımlanan ikinci sayısıyla ciddi bir okuyucu sayısına ulaşan dergi hemen yasaklandı. Dergiyi farklı isimlerle çıkarmaya devam ettiyse de bu mücadelesi sert bir müdahaleyle yarım kaldı. Aziz Nesin arkadaşı Rıfat Ilgaz’la birlikte, ezen ve ezilen arasındaki çatışmayı mizahi bir dille ele alan “Marko Paşa”daki yazılarından ötürü hapse atıldı. Yazar bu yıllarda maddi sıkıntılarla boğuşuyordu. Politik duruşu nedeniyle iş bulması neredeyse imkânsız hale geldiğinden Akbaba dergisine öyküler yazarak geçimini sağlamaya çalıştı. 1956'da kariyerinde önemli bir dönüm noktası yaşadı. İtalya'da Bordighera'da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında birincilik ödülü olan Altın Palmiye'yi "Kazan Töreni" adlı öyküsüyle kazandı. 1957 yılında da aynı yarışmada, aynı ödülü "Fil Hamdi" adlı öyküsüyle ikinci kez kazandı. Kazandığı ilk Altın Palmiye'yi, 1960 yılında devlet hazinesine fazla kitap yazarak Türk edebiyatında ulaşılması güç bir rekora imza atan Aziz Nesin Türkiye’deki toplumsal, ekonomik, kültürel farklılıkların yarattığı uçurumları konu alan ve mizahi unsurların ağır bastığı onlarca öykü kaleme aldı.“Gol Kralı”, “Zübük”, “Surname” romanlarıyla geniş halk kitlelerine ulaşmayı başaran Aziz Nesin asıl büyük çıkışını 1977 yılında yayımladığı “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” romanıyla yaptı. Bu romanıyla Madaralı Roman Ödülü’nü kazandı. Devlet kayıtlarında ölü gözüktüğü için bir türlü kimlik alamayan bir adamın başından geçen olayları mizahi bir üslupla ele alan roman, oyun ve sinema filmi olarak da uyarlandı. Öyküleri halk tarafından çok beğenilmesine rağmen, edebiyat çevrelerinde hak ettiği değeri bulması uzun zaman aldı. Günümüzde de büyük bir ilgiyle takip edilen yazar 1985 yılında halk tarafından yılın yazarı seçildi. Devamını OkuKünyesiAZİZ NESİN Kimdir? Yazar, şairAZİZ NESİN Kaç Yılında Doğmuştur? 20 Aralık 1915AZİZ NESİN Nerelidir? Heybeliada, İstanbulSesli KitaplarıAZİZ NESİN Alıntıları ve Sözleri “Herkesin bildiği gerçekleri söylemek bazen suç olur.” - Memleketin Birinde “Çocuklara daha iyi bir dünya bırakmak yerine, dünyaya daha iyi çocuklar bıraksanız daha iyi olur.” - Şimdiki Çocuklar Bir Harika “Efendim, biz okumuyoruz. Okumayınca ne olur? Memleket ilerler mi? İlerlemez elbet… İşte ilerlemiyoruz.” - Deliler Boşandı “Emperyalizm kendi doğası gereği savaştan yana olmak zorundadır.” - Sora Sora Cennet Bulunur “Ne kaybedersen et önemli değil; çünkü kaybettiklerini yeniden kazanabilirsin. Yeter ki kendini kaybetme, bir daha kazanamazsın.” - Mum Hala “Bir memleket değer bildikçe yükselir.” - Bir Koltuk Nasıl DevrilirAZİZ NESİN Haberleri
“Beni Halkım Okuttu, Ben de Halkıma Borcumu Ödemeliyim” Haber Işıl Ceren Özcan Aziz Nesin, 20 Aralık 1915’de İstanbul Heybeliada’da doğdu. Gerçek adı Mehmet Nusret Nesindir. 1925’de İstanbul Süleymaniye’de “Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi’nin 3. sınıfına girdi. Okulun adı daha sonra İstanbul 7. İlkokul olarak değiştirildi. 1935’de Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirip Harp Okulu’na geçti. 1937’de Ankara’da Harp Okulunu bitirip asteğmen oldu. 1941’den başlayarak II. Dünya Savaşı yıllarında 2 yıl Trakya’da çadırlı ordugahta görev yaptığı bilinir. 1942’de Erzurum Müstahkem Mevkii İstihkam Taburu Bölük Komutanlığı’na atandı ve bir bomba kazasında yaralandı. Aynı yıl Zonguldak’ta uçaksavar top mevzileri yaptırmakla da görevlendirildikten sonra üsteğmen rütbesindeyken “görev ve yetkisini kötüye kullandığı” suçlamasıyla askerlikten uzaklaştırıldı. Nesin, 1945’de askerlikten ayrıldıktan sonra Karagöz gazetesinde ve Yedigün dergisinde redaktörlük ve yazarlık yaptı, profesyonel olarak yazarlığa başladı. Yeni Gazete, Akşam ve Tanin’de günlük köşe yazıları yazmaya devam eden Nesin, 1956’da Bordighera, İtalya’da yapılan ve 22 ülkenin katıldığı Uluslararası Gülmece Yarışması’nda Kazan Töreni’ adlı öyküsüyle Altın Palmiye’ ödülü kazandı. Ertesi yıl aynı ödülü Fil Hamdi’ adlı öyküsüyle 2. kez kazanan Nesin, 1960’da ilk ödülünü devlet hazinesine bağışladı. Hayatı boyunca kendine “Eğitim görmemi halkım sağlıyor. Benim de onlara borcumu ödemem gerek,” diyerek ve borcunu ödemek için,1972 yılında yoksul ve kimsesiz çocukların bakım ve eğitimlerinin karşılanması amacıyla Nesin Vakfı’nı kuran Aziz Nesin, tüm kitaplarının gelirlerini buraya yatırdı. Yazar, söyleşi ve imza günü için gittiği Çeşme Alaçatı’da, 5 Temmuz’u 6 Temmuz’a bağlayan gece sabaha karşı geçirdiği kalp kriziyle öldü. 7 Temmuz 1995’de vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmaksızın ve yeri belli olmayacak şekilde Çatalca’daki Nesin Vakfı’nın bahçesine gömüldü. Ardında 80 yıllık mücadele, 110 adet kitap, sayısız başarı ve Nesin Vakfı’nı bıraktı. 1972’den 1995’e kadar Nesin Vakfı’nın yönetici kurucusu Aziz Nesin’di. 1995’ten sonra bu görevi Ali Nesin devralmıştır. Ali Nesin, 26 Aralık 2009 tarihinde görevini Vakıf çocuklarından Süleyman Cihangiroğlu’na devretmiştir. Süleyman Cihangiroğlu ile hayatı ve vakıfla ilgili bir söyleşi gerçekleştirdik. Sizi kısaca tanıyabilir miyiz ? 1990 yılında vakfa katıldım. 5 yıl kadar Aziz Nesin ile birlikte yaşadım, vakfın mezunlarından biriyim. 2001 yılında Marmara Güzel Sanatlar Resim Bölümünden mezun oldum. 2004 yılında Nesin Yayınevi’nin kuruluşunda yer aldım. 2004’ten 2009’a kadar orada çalıştım. 2008-2009 arasında yönetim kurulunda yer aldım. 2009 yılında Ali Nesin, vakfı çocukların yönetmesi gerektiğini söyleyerek Vakfın yönetimine benim geçmemi istedi. 2009’dan beri yönetiminde ben yer alıyorum. Bu bizim için tarihsel bir görev. Ancak ben burada sadece bir sembolüm, burada verilen kararlarda Ali Nesin’den en küçük çocuğa kadar herkesin görüşü alınıyor. Oturmuş bir sistem yaratmaya çalışıyoruz ama kendimizi sürekli güncelliyoruz. Aziz Nesin Vakfı ne zaman kuruldu? Kağıt üzerinde ilk olarak 1972’de temelleri atıldı. 70’lerin sonuna doğru inşaatı bitirildi. 1982’de ilk çocukları aldı. Bu vakfın kurulmasının belli bir hikayesi var mı? Aziz Nesin bu vakfı kurmaya nasıl karar verdi? Temel fikir, Aziz Nesin’in halkına olan borcunu ödemek istemesi bu da şöyle bir hikayeden kaynaklanıyor Aziz Nesin 1915 doğumlu, doğduğu zamandan itibaren çok fazla badireler atlatmış. Çanakkale Savaşı sonrasında Kurtuluş Savaşı derken ülkenin en yokluk yaşadığı zaman da yaşamış ve bu dönemde ailesi gerçek anlamda beş parasız bir durumdaymış ama bu sürede okula da giderken çocuk aklıyla bizim paramız yok, beni kim okutuyor diye düşünmeye başlamış ve sonrasında vergi denilen şeyi öğrenmiş ve bu şekilde okula gidebildiğini fark etmiş. O zaman aslında benim okumamı sağlayan şey halk diye düşünmeye başlıyor ve halka karşı borçlu olduğunu düşünerek hareket etmeye başlıyor, halk için bir şeyler yapmak istiyor. Bu vakıf da onlardan biri. Aziz Nesin Vakfı tam olarak nasıl bir sisteme sahip, şu an kaç çocuk var vakfınızda? Aziz Nesin Vakfı bir okul değil, burası bir aile evi. Maddi durumu olmayan çocukları hiçbir ödeme olmaksızın belli yaş sınırı olmadan vakfımıza alıyoruz, çevre civarlarda bir okula gönderiyoruz. Burada da bir çok şey öğrenmelerini sağlıyoruz, onlarla sürekli ilgilenen ablaları bulunuyor, psikolojik danışmanımız bulunuyor. Amacımız bir aile bir ev ortamı oluşturmak ve şu an vakfımızda 42 çocuk bulunuyor. Diğer vakıflardan veya okullardan farklı olduğunuzu düşündüğünüz bir sisteminiz bir özelliğiniz var mı? Diğer eğitim birimlerinden farklı olarak, biz Aziz Nesin’in eğitim anlayışını uyguluyoruz. Aziz Nesin çocukların her zaman özgür olmasını savunur, her zaman eleştirel bir bakış açısına sahip olmasını, öğrendiği her şeyi, inandığı her şeyi eleştirdikten, üzerine düşündükten sonra inanması gerektiğini savunur, biz de bu sistemi uyguluyoruz. Vakıf da hiçbir yasak uygulamıyoruz çocuklar neleri yapıp yapmamaları gerektiğine kendileri karar veriyor. Ve küçük çocukların şımarma özgürlüğü var. Yani genel olarak bakıldığında ifade etme, düşünme, eleştirme ve küçük çocuklar için şımarma özgürlüğü var. DEVLET DESTEĞİ ALINMADI’ Bağış veya devlet desteği aldı mı nasıl kuruldu Aziz Nesin Vakfı? Aziz Nesin’in ölümüne kadar hiçbir zaman bağış ya da bir devlet desteği alınmadı. Her zaman kendi kazandıklarıyla karşılamaya çalıştı nadiren kapıya kadar gelip ısrar eden olursa kırk yılda bir kabul ederdi. Bunun sebebi; Aziz Nesin hep şunu derdi “bir gün bir yerde yemek yerken ya da bir şey içerken biri görüp de bak bizim verdiğimiz paralarla yiyip içiyor demesinler, ben öldükten sonra istediğinizi yaparsınız”. O yüzden biz bağış kabul etmeye Aziz Nesin’in ölümünden sonra başladık. Şu an ki gelir kaynağınız nedir? Şu an 3 temel gelir kaynağımız var Bunlardan ilki Aziz Nesinin telif hakları, diğeri gayri menkul kira gelirleri, bir diğeri de bağışlar. MATEMATİK KÖYÜ Aziz Nesin Vakfı dışında bir vakfınız ya da bir projeniz var mı? Evet var İzmir’in Şirince köyünde bir Matematik köyümüz var. Ortalama her yıl 13 bin kişi bu köyden faydalanıyor. Aslında burası matematik, felsefe ve sanat köyü. Nesin Matematik köyü ne zaman kuruldu? Matematik köyü 2007’de kuruldu. Aziz Nesin’in vasiyetlerinden biriydi bu vakıf, ancak Aziz Nesin’in ölümünden on iki yıl sonra kuruldu. Neden bir Matematik Köyü? Matematik olarak belirlenmesinin bir nedeni var mı? Birkaç nedeni var; Bir tanesi Aziz Nesin’in vakfa kendisinden sonra bakacak kişi olarak oğlu Ali Nesin’i görmesiydi. Fakat biliyordu ki Ali Nesin dünyanın sayılı matematikçilerinden bir tanesiydi ve onu matematikten koparmak da istemiyordu. Bir başka sebep de Aziz Nesin’in, ihtiyacı görüp ona göre faaliyet yürütmesi. Ülkede matematik en az yatırım yapılan ama ne yazık ki en çok ihtiyaç duyulan alanlardan bir tanesi. Bunun için de bir şey yapılması gerekiyordu. Bu yüzden Aziz Nesin şunu düşündü, “O zaman bir Matematik Köyü kurarız, başına Ali Nesin gelir hem vakfa bakar hem enstitüye bakar.” Aziz Nesin’in vasiyetinde ”Bir Matematik Köyü kurulmasını istiyorum” diye özel bir ibare vardı. Matematik köyüne alınan öğrencileri hangi standartlara göre belirliyorsunuz? Matematik köyüyle, Aziz Nesin Vakfı’nın sistemi birbirinden biraz daha farklı, Matematik Köyüne her yıl 40 50 bin civarında başvuru oluyor. İlk okul, üniversite ve yüksek lisans da dahil her yaş grubundan öğrenciler başvurabiliyor, istekli olma durumuna göre de seçiliyor. Matematik Köyü’nün Aziz Nesin’den bir diğer farkı da para vererek de Matematik köyünde eğitim alabiliyorsunuz, Aziz Nesin Vakfı’na ise sadece maddi durumu olmayan çocukları kabul ediyoruz ve sayı olarak çok daha az bir sayı oluyor. VAKIF ÇOCUKLARI Aziz Nesin Vakfında verilen eğitim bakış açısıyla, okullarda verilen eğitim sistemi biraz farklı, bu vakıf çocukları için zor oluyor mu, arada kalıyorlar mı? Kalıyorlar tabi, zorluklar çekiyorlar ama bu da hayatın bir gerçeği. Bazı okullar da öğretmenlerden şikayet geliyor; ”Bir şey söylüyorum, bir tek sizin çocuğunuz ”neden” diye soruyor” diyorlar. Bu da hoşumuza gidiyor. Bir çocuk bana itiraz ettiğinde bunun üzerine düşünüyorum. Çocuklar kuru kuru benimsemek istemiyor ve neden sorusunu soruyorlar, burada çocuklara bunu öğretiyoruz, saygı çerçevesinden çıkmadan. Eğer neden’ sorusunu sormazsanız tecavüz de ederler, taciz de ederler, dayakta yersiniz sesiniz çıkmaz. Okullardaki eğitim sistemiyle bu anlamda çakışıyor çocuklar. Öğretmenler de bir yerden sonra şunu fark ediyor ”en başarısız çocuğunuz da bile farklı bir bakış açısı var”. Çocuk burada bir resim görüyor ve resmi kimin yaptığını soruyor. 70 bin kitaplık bir kütüphanemiz var. Çocukları hayata hazırlamak temel amacımız. Ailelerinden uzakta olmak çocuklar için zor olmalı, herhangi bir sorunları olduğunda sizinle paylaşıyorlar mı? Her şeyi konuşabilirler bizimle. Psikiyatri ekibimiz ve psikoloğumuz var. Sadece çocuklar için değil, tüm vakıf ailesi için. Onlarla sürekli yakın olarak ilgilenen ablaları var. Bakıcı ablaları alırken alanından mezun olmuş kişileri özellikle tercih etmiyoruz, bir ev hanımı da olabilir. Ama çocukları seviyor olması, bir şeyler öğrenmeye ve öğretmeye açık olması gerekir. Buna göre işe alıyoruz. Bir yerden sonra Sosyal Hizmetler’de eğitim almış birinden çok daha iyi bakıyor çocuğa çünkü o eğitimi almış biri belli bir kalıba girmiş oluyor. İsteyen herkes gelip burada gönüllü çalışabilir mi? İsteyen herkes bu vakıfta gönüllü çalışabilir. Ancak çocuklarla ilgilenmek bir süreklilik arz etmeli. Gönüllü olarak gelen biri her hafta aynı gün aynı saatte gelmeye çalışmalı hayati bir durum olmadığı sürece. Çünkü çocuklar gelen kişilere alışıyorlar ve sonrasında o kişi gelmeyince terk edilmiş gibi hissedebiliyorlar. Biz de bunun olmasını istemiyoruz.
aziz nesin vakfı yaz okulu