Bizde sizler için Cem Karaca’nın birbirinden anlamlı sözlerini derledik. İşte Cem Karacadan muhteşem sözler. İşçisin sen işçi kal. Bir yer duydu,bir gök duydu,su duydu sen duymadın. Sevinçlerimiz bile artık mekanik,Sevgisiz saygısız otomatik. Gecenin nemi mi düşmüş gözlerine,Ne olur ıslak ıslak bakma öyle.
Şarkı, bir babanın oğluna seslenişi: “Canım oğlum güzel yavrum gözümün ışıltısı / Ölümden ölmekten değil korkumuz” Hasret, bu sözleri söyledikten hemen sonra, 1993’te henüz 22 yaşındayken gözü dönmüş canilerce Sivas’ta yakılarak katledildi. Uğurlama - Grup Yorum
Babamın öğütlerine hep kulak verir, onu sever sayar, saygıda kusur etmezdim. Bu son konuşmamız sırasında babam bana “Oğlum, sen şimdi dini inancı, örfü ve adedi bizimle tamamen farklı olan bir ülkede yaşıyorsun. O ülkenin kanunlarına uyan iyi bir vatandaş olarak yaşayasın. Alın terinle ve helal kazançla yaşamını
Birömür gülsün senin o güzel yüzün baldan daha da tatlıdır senin bir sözün güzel yavrum. Başka sevgiye benzemez kız evlat sevgisi. Tamamen koşulsuz, tamamen içten kopup gelen. Babalar için erkek evlat gibi değildir kız evlat, kaç yaşına gelirse gelsin büyümez, büyüyemez. Kızımın ayağı takılsa yere düşse benim
Ellerkadir kıymet bilmez bilmez anneciğim. Gözlerimden akan yaşı silmez anneciğim. Yavrum deyip de kimseler sevmez anneciğim. ****. Ah anneciğim ah anneciğim gözümde tüter. Bu bir hasret acısıdır ne diner biter. Bu ayrılık artık benim canıma yeter. ilahi sözleri. 1 Ekim 2019 tarihinde eklendi.
Vay Tiền Nhanh. Benim, benim canım kadar sevdiğim güzel oğlum Hayatımdaki her şeysin sen, benim canım oğlum Gurur dolu bir dünyan olsun Onur dolu bir yaşamın olsun istedim oğlum Artık ben yorgunum Oğlum, canım oğlum Artık ben yorgunum Oğlum, canım oğlum Alın teri her zaman güzeli oğlum Alın teri her zaman güzeli oğlum Haram haramdır oğlum Haram haramdır oğlum Haram haramdır oğlum Haram haramdır oğlum Haram her zaman haramdır oğlum Sen sen ol, hiçbir zaman helalden vazgeçme oğlum Bu dünyada güzellikler de var Dünyamızda iyilikler de var oğlum Artık ben yorgunum Oğlum, canım oğlum Artık ben yorgunum Oğlum, canım oğlum Yetimlerin hakkına dokunma oğlum Yetimlerin hakkına dokunma oğlum Gün olur duyarsam oğlum Helal etmem sana oğlum Helal etmem, etmem oğlum Hakkımı sana oğlum Yaşam denen bu kahır dolu dünyadan Yaşam denen bu kahır dolu dünyadan Bir gün sen de göçersin oğlum Oğlum, canım oğlum İki günlük dünyadayız oğlum Oğlum, canım oğlum Artık ben yorgunum Oğlum, canım oğlum Artık ben yorgunum Oğlum, canım oğlum Artık ben yorgunum Oğlum, canım oğlum Artık ben yorgunum Lyrics powered by
Türkü Seli Türküler Birini De Yavrum Birini Türkü Sözleri ve Notaları Birini De Yavrum Birini Türkü Sözleri Birini de yavrum birini / Harmana serdim kilimi -amanTakıver de zillerin biriniDönüver de meydan senindir-amanÇiftini de yavrum çiftini / Geliver de çifteli çifteli Takıver de zillerin çiftini / Dönüver de ...Üçünü de yavrum üçünü / Yayla da gördüm göçünüTakıver de zillerin üçünü / Dönüver de ...Merdini yavrum merdini / Kim bilir kimin derdiniTakıver de zillerin dördünü / Dönüver de ... Yöre KASTAMONU/İnebolu Kaynak Kişi Sarı Recep Derleyen Muzaffer Sarısözen N Muzaffer Sarısözen Birini De Yavrum Birini Türkü Notaları Birini De Yavrum Birini Türkü Dinle
Acıyı Bal Eyledik Bak şu bebelerin güzelliğine Kaşı destan gözü destan Elleri kan içinde Kör olasın demiyorum Kör olma da gör beni Damda birlikte yatmışız Öküzü hoşça tutmuşuz Koyun değil şu dağlarda San kendimizi gütmüşüz Hor baktık mı karıncaya Kırdık mı kanadını serçenin Ya nasıl kıyarız insana Sen olmazsan öldürmek ne Çürümek ne zindanlarda Özlem ne ayrılık ne Yokluk ne yoksulluk ne İlenmek ne dilenmek ne İşsiz güçsüz dolanmak ne Gün gün ile barışmalı Kardeş kardeş duruşmalı Koklaşmalı söyleşmeli Korka korka yaşamak ne Körolasın demiyorum, Körolma da gör beni.. Ekildik, toprak olduk Çekildik, bayrak olduk Döküldük, yaprak olduk Geldik bugüne Ekmeği bol eyledik Acıyı bal eyledik Sıratı yol eyledik Geldik bugüne Hor baktık mı karıncaya Kırdık mı kanadını serçenin Ya nasıl kıyarız insana, Ya nasıl kıyarız İNSANA..... Yavaşça Söz Geleneksel-Mesleki Müzik Geleneksel-Mesleki Dolanı dolanı gelir ölüm yavaşça yavaşça Kalem alıp yaz derdimi gülüm yavaşça yavaşça Garip gönlüm durmaz oldu gözüm ırak görmez oldu İşe güce varmaz oldu elim yavaşça yavaşça Şu dünyaya güvenilmez Ölmeyince kan kesilmez Meslek'im artar eksilmez zulüm yavaşça yavaşça Kime Ne Ben yitirdim, ben ararım,yar benimdir kime ne Gah girerim öz bağıma,gül dererim kime ne Gah giderim medreseye, ders okurum Hak için Gah giderim meyhaneye,dem çekerim kime ne Sofular haram demişler bu aşkın şarabına Ben doldurur,ben içerim,günah benim kime ne Ben melamet gömleğini deldim,taktım eğnime Ar-u namus şişesini taşa çaldım,kime ne Gah çıkarım gökyüzüne,hükmederim kaf ve kaf Gah inerim yeryüzüne, yar severim kime ne Kelp rakip böyle diyormuş'güzel sevmek pek günah' Ben severim sevdiğimi,günah benim kime ne Sofular secde ederler mescidin mihrabına Yar eşiği secdeğahım,yüz sürerim, kime ne Nesimi'ye sordular ki,yarin ile hoş musun Hoş olayım olmayayım,o yar benim kime ne Kul Nesimi SİMAVNA KADISI OĞLU ŞEYH BEDRETTİN DESTANI 1. Sedirde al yeşil, dal dal Bursa ipeklisi, duvarda mavi bir bahçe gibi Kütahyalı çiniler, gümüş ibriklerde şarap, bakır lengerlerde kızarmış kuzular nar idi. Öz kardeşi Musayı ok kirişiyle boğup yani bir altın leğende kardeş kanıyla aptest alarak Çelebi Sultan Memet tahta çıkmış hünkâr idi. Çelebi hünkâr idi amma Âl Osman ülkesinde esen bir kısırlık çığlığı, bir ölüm türküsü rüzgâr idi. Köylünün göz nuru zeamet alın teri timar idi. Kırık testiler susuz su başarında bıyık buran sipahiler var idi. Yolcu, yollarda topraksız insanın ve insansız toprağın feryadını duyar idi. Ve yolların sonu kale kapısında kılıçlar şakırdar köpüklü atlar kişner iken çarşıda her lonca kesmiş kendi pirinden ümidi tarumar idi. Velhasıl hünkâr idi, timar idi, rüzgâr idi, ahüzar idi. 2. Bu göl İznik gölüdür. Durgundur. Karanlıktır. Derindir. Bir kuyu suyu gibi içindedir dağların. Bizim burada göller dumanlıdırlar. Balıklarının eti yavan olur, sazlıklarından ısıtma gelir, ve göl insanı sakalına ak düşmeden ölür. Bu göl İznik gölüdür. Yanında İznik kasabası. İznik kasabasında kırık bir yürek gibidir demircilerin örsü. Çocuklar açtır. Kurutulmuş balığa benzer kadınların memesi. Ve delikanlılar türkü söylemez. Bu kasaba İznik kasabası. Bu ev esnaf mahallesinde bir ev. Bu evde bir ihtiyar vardır Bedreddin adında. Boyu küçük sakalı büyük sakalı ak. Çekik çocuk gözleri kurnaz ve sarı parmakları saz gibi. Bedreddin ak bir koyun postu üstüne oturmuş. Hattı talik ile yazıyor Teshil»i. Karşısında diz çökmüşler ve karşıdan bir dağa bakar gibi bakıyorlar ona. Bakıyor Başı tıraşlı kalın kaşlı ince uzun boylu Börklüce Mustafa. Bakıyor kartal gagalı Torlak Kemâl.. Bakmaktan bıkıp usanmayıp bakmağa doymıyarak İznik sürgünü Bedreddine bakıyorlar.. 3. Kıyıda çıplak ayaklı bir kadın ağlamaktadır. Ve gölde ipi kopmuş boş bir balıkçı kayığı bir kuş ölüsü gibi suyun üstünde yüzüyor. Gidiyor suyun götürdüğü yere, gidiyor parçalanmak için karşı dağlara. İznik gölünde akşam oldu. Dağ başlarının kalın sesli sipahileri güneşin boynunu vurup kanını göle akıttılar. Kıyıda çıplak ayaklı bir kadın ağlamaktadır, bir sazan balığı yüzünden kaleye zincirlenen balıkçının kadını. İznik gölünde akşam oldu. Bedreddin eğildi suya avuçlayıp doğruldu. Ve sular parmaklarından dökülüp tekrar göle dönerken dedi kendi kendine — O âteş ki kalbimin içindedir tutuşmuştur günden güne artıyor. Dövülmüş demir olsa dayanmaz buna eriyecek yüreğim… Ben gayrı zuhur ve huruç edeceğim! Toprak adamları toprağı fethe gideceğiz. Ve kuvveti ilmi, sırrı tevhidi gerçeklendirip biz milletlerin ve mezheplerin kanunlarını iptâl edeceğiz…» • Ertesi gün gölde kayık parçalanır kalede bir baş kesilir kıyıda bir kadın ağlar ve yazarken Simavneli Teshil»ini Torlak Kemâlle Mustafa öptüler şeyhlerinin elini. Al atların kolanını sıktılar. Ve İznik kapısından dizlerinde çırılçıplak bir kılıç heybelerinde el yazma bir kitapla çıktılar… Kitaplarının adı Varidat»dı. 9. Sıcaktı. Sıcak. Sapı kanlı, demiri kör bir bıçaktı sıcak. Sıcaktı. Bulutlar doluydular, bulutlar boşanacak boşanacaktı. O, kımıldanmadan baktı, kayalardan iki gözü iki kartal gibi indi ovaya. Orda en yumuşak, en sert en tutumlu, en cömert, en seven, en büyük, en güzel kadın TOPRAK nerdeyse doğuracak doğuracaktı. Sıcaktı. Baktı Karaburun dağlarından O baktı bu toprağın sonundaki ufka çatarak kaşlarını Kırlarda çocuk başlarını Kanlı gelincikler gibi koparıp çırılçıplak çığlıkları sürükleyip peşinde beş tuğlu bir yangın geliyordu karşıdan ufku sarıp. Bu gelen Şehzade Murattı. Hükmü hümâyun sâdır olmuştu ki Şehzade Muradın ismine Aydın eline varıp Bedreddin halifesi mülhid Mustafanın başına ine. Sıcaktı. Bedreddin halifesi mülhid Mustafa baktı, baktı köylü Mustafa. Baktı korkmadan kızmadan gülmeden. Baktı dimdik dosdoğru. Baktı O. En yumuşak, en sert en tutumlu, en cömert, en seven, en büyük, en güzel kadın TOPRAK nerdeyse doğuracak doğuracaktı. Baktı. Bedreddin yiğitleri kayalardan ufka baktılar. Gitgide yaklaşıyordu bu toprağın sonu fermanlı bir ölüm kuşunun kanatlarıyla. Oysaki onlar bu toprağı, bu kayalardan bakanlar, onu, üzümü, inciri, narı, tüyleri baldan sarı, sütleri baldan koyu davarları, ince belli, aslan yeleli atlarıyla duvarsız ve sınırsız bir kardeş sofrası gibi açmıştılar. Sıcaktı. Baktı. Bedreddin yiğitleri baktılar ufka… • En yumuşak, en sert, en tutumlu, en cömert, en seven, en büyük, en güzel kadın TOPRAK nerdeyse doğuracak doğuracaktı. Sıcaktı. Bulutlar doluydular. Nerdeyse tatlı bir söz gibi ilk damla düşecekti yere. Birden- - bire kayalardan dökülür gökten yağar yerden biter gibi, bu toprağın verdiği en son eser gibi Bedreddin yiğitleri şehzade ordusunun karşısına çıktılar. Dikişsiz ak libaslı baş açık yalnayak ve yalın kılıçtılar. Mübalâğa cenk olundu. Aydının Türk köylüleri, Sakızlı Rum gemiciler, Yahudi esnafları, on bin mülhid yoldaşı Börklüce Mustafanın düşman ormanına on bin balta gibi daldı. Bayrakları al, yeşil, kalkanları kakma, tolgası tunç saflar pâre pâre edildi ama, boşanan yağmur içinde gün inerken akşama on binler iki bin kaldı. Hep bir ağızdan türkü söyleyip hep beraber sulardan çekmek ağı, demiri oya gibi işleyip hep beraber, hep beraber sürebilmek toprağı, ballı incirleri hep beraber yiyebilmek, yârin yanağından gayrı her şeyde her yerde hep beraber! diyebilmek için on binler verdi sekiz binini.. Yenildiler. Yenenler, yenilenlerin dikişsiz, ak gömleğinde sildiler kılıçlarının kanını. Ve hep beraber söylenen bir türkü gibi hep beraber kardeş elleriyle işlenen toprak Edirne sarayında damızlanmış atların eşildi nallarıyla. Tarihsel, sosyal, ekonomik şartların zarurî neticesi bu! deme, bilirim! O dediğin nesnenin önünde kafamla eğilirim. Ama bu yürek o, bu dilden anlamaz pek. O, hey gidi kambur felek, hey gidi kahbe devran hey,» der. Ve teker teker, bir an içinde, omuzlarında dilim dilim kırbaç izleri, yüzleri kan içinde geçer çıplak ayaklarıyla yüreğime basarak geçer Aydın ellerinden Karaburun mağlûpları..* 13. Rumeli, Serez ve bir eski terkibi izafi HUZÛRU HÜMAYUN. Ortada yere saplı bir kılıç gibi dimdik bizim ihtiyar. Karşıda hünkâr. Bakıştılar. Hünkâr istedi ki bu müşahhas küfrü yere sermeden önce, son sözü ipe vermeden önce, biraz da şeriat eylesin ibrazı hüner âdâb ü erkâniyle halledilsin iş. Hazır bilmeclis Mevlâna Hayder derler mülkü acemden henüz gelmiş bir ulu danişmend kişi kınalı sakalını ilhamı ilâhiye eğip, Malı haramdır amma bunun kanı helâldır» deyip halletti işi… Dönüldü Bedreddine. Denildi Sen de konuş.» Denildi Ver hesabını ilhadının.» Bedreddin baktı kemerlerden dışarı. Dışarda güneş var. Yeşermiş avluda bir ağacın dalları ve bir akarsuyla oyulmaktadır taşlar. Bedreddin gülümsedi. Aydınlandı içi gözlerinin, dedi — Mademki bu kerre mağlubuz netsek, neylesek zaid. Gayrı uzatman sözü. Mademki fetva bize aid verin ki basak bağrına mührümüzü.. 14. Yağmur çiseliyor, korkarak yavaş sesle bir ihanet konuşması gibi. Yağmur çiseliyor, beyaz ve çıplak mürted ayaklarının ıslak ve karanlık toprağın üstünde koşması gibi. Yağmur çiseliyor, Serezin esnaf çarşısında, bir bakırcı dükkânının karşısında Bedreddinim bir ağaca asılı. Yağmur çiseliyor. Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir. Ve yağmurda ıslanan yapraksız bir dalda sallanan şeyhimin çırılçıplak etidir. Yağmur çiseliyor. Serez çarşısı dilsiz, Serez çarşısı kör. Havada konuşmamanın, görmemenin kahrolası hüznü Ve Serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü. Yağmur çiseliyor. Nâzım HİKMET
annelerinin yassi kafali ogullarini severken soyledikleri deyi$. onlar yuzunden kafa daha da yassila$ir. annesini sordugunda "senin annen bir melekti yavrum" cevabini alan ogul ce$idi. babamın bir kavuştuğumuzda*, bir ayrılırken*, bir de uzaktayken telefondan söylediği tamlama* bir erkek için anne veya babadan işitilmesi en güzel sözlerden birisi. diğeri için bkz seninle gurur duyuyorum baba söylediğinde bambaşka bir anlam kazanan söz. bu iki kelime; baba evladinin minik bedenini elleriyle toprağa koyarken ağzindan döküldüğünde kulaği olan insan bunu işitiyorsa bir daha aynisini duymamak için canini ortaya koyabiliyor. o derece yürekten kopar... iç acitir. bunu ota boka evlat acisi diyebilme cesaretini kendinde bulan sifat yoksunu canlilar bilemez, anlayamaz. edip akbayram'ın selam olsun albümünde yer alan parça. bir erkek evlata bırakılabilecek en güzel $ey olsa gerek. benim, benim canım kadar sevdiğim güzel oğlum hayatımdaki herşeysin sen, benim canım oğlum gurur dolu bir dünyann olsun onur dolu bir yaşamın olsun, istedim oğlum artık ben yorgunum oğlum, canım oğlum alın teri her zaman gzeli oğlum haram haramdır oğlum haram her zaman haramdır oğlum sen sen ol hiçbir zaman helalden vazgeçme oğlum bu dünyada güzellikler de var dünyamızda iyilikler de var oğlum artık ben yorgunum oğlum, canım oğlum yetimlerin hakkına dokunma oğlum gün olur duyarsam oğlum helal etmem hakkıma sana oğlum helal etmem, etmem oğlum hakkımı sana oğlum yaşam denen bu kahır dolu dünyadan bir gün sen de göçersin oğlum, oğlum canım oğlum iki günlük dünyadayız oğlum, oğlum canım oğlum artık ben yorgunum oğlum, canım oğlumbkz hüseyin nihal atsızbkz kardeşbkz kin senaryasou safa önal a ait olan, başrollerini hülya koçyiğit ve yalçın dümer in oynadığı 88 yılında çekilen bir orhan elmas filmi. uyuşturucu batağına saplanan oğlunu kurtarmaya çalışan fedakar annenin çabalarını anlatırken, bir yandan da didaktik öğeler içermekte; çocuğunuz yanlış arkadaş kurbanı olmasın gibilerinden ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
Russia is waging a disgraceful war on Ukraine. Stand With Ukraine! Sanatçı Sibel Can Albüm Canım Benim 2001 Türkçe Türkçe Yetim Yavrum ✕ Yetim yavrum ömrüm yedin Daha taze körpe idin Bir zalimden kurşun yedin Sana kıyan eller yanaGüzel yavrum ben öleyim Topraklara ben gireyim Uyan yavrum seni seveyim Sana kıyan eller yanaAğıt yaktım yavrum sana Ah buladılar kızıl kana Yazın mezar taşlarına Sana kıyan eller yana Telif hakkı Writers Nadir Kose, Ali Mahir YildirimLyrics powered by by Yeni çeviri ekle Yeni istek ekle Music Tales Read about music throughout history
canım oğlum güzel yavrum gözümün ışıltısı sözleri