Bursa'da Dumlupınar Ortaokulu'nun bahçesinde toplanan öğrenciler İstiklal Marşı okuduğu sırada dikkat çeken bir an yaşandı. İstiklal Marşı okuduğu sırada kıpırdamadan duran kedi herkesin dikkatini çekti. O anlar böyle görüntülendi. Yayınlanma Tarihi: 09.11.2020 13:08. Değiştirme Tarihi: 09.11.2020 13:18. İnegöl’de
O benimdir, o benim milletimindir ancak. İstiklal Marşı’nın yazıldığı dönemde Türk ordusu düşmanla savaş hâlindedir. Bu yüzden ordu ve millete cesaret vermek isteyen şair, şiirine “Korkma” kelimesiyle başlar. Bu, bir sesleniştir. Şair, Türk milletine sesleniyor. İki türlü korku vardır: Adi korku ve asil korku.
Vay Tiền Nhanh. İstiklal Marşımız, Türkiye Cumhuriyetimizin kuruluşunu temsil eden en önemli ögelerdendir. İstiklal Marşı polemiğinden sonra tüm Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları İstiklal Marşı'nın 10 kıtasını Google'da aratmaya başladı. Peki, İstiklal Marşı nasıl ortaya çıktı? İstiklal Marşı'nı kim yazdı? İstiklal Marşı neden yazıldı? İstiklal Marşı'na dair tüm detaylar... İstiklal Marşı Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin millî marşı. Güftesi, Anadolu'da Millî Mücadele'nin devam ettiği sırada Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınmış şiir. Şairin Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk'a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirir. Şiir, 12 Mart 1921'de Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstikl,l Marşı olarak kabul edilmiştir. Bestesi Osman Zeki Üngör'e aittir. Orkestrasyonu Edgar Manas tarafından yapılmıştır. TarihçeMaarif Vekaleti, Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlarında, İstiklal Harbi'nin milli bir ruh içerisinde kazanılması imk,nını sağlamak amacıyla 1921'de bir güfte yarışması düzenledi. Yarışmaya toplam 724 şiir katıldı. Eser gönderenler arasında Kazım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, İsak Ferrara, Muhittin Baha Pars ve Kemalettin Kamu gibi tanınmış isimler de vardı. "Çanakkale Şehitleri" ve "Bülbül" gibi şiirlerin sahibi Mehmet Akif'in "Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini" düşündüğü için yarışmaya katılmak istemediği bilinir. Son şiir gönderme tarihi olan 23 Aralık 1920'den sonra Eğitim Bakanlığı güfteleri incelemiş ancak içlerinde İstiklal Marşı olabilecek bir eser bulamamıştı. Mehmet Akif, Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey'in kendisine yazdığı 5 Şubat 1921 tarihli davet mektubundan sonra fikrini değiştirerek Ankara'daki Taceddin Dergahı'ndaki odasında, Türk Ordusuna hitap ettiği şiiri kaleme aldı ve bakanlığa teslim etti. Şiirde, şair Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk'a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirmiştir. Hamdulilah Suphi Bey, Akif'in şiirinin önce cephede asker arasında okunmaisına karar verdi. Batı Cephesi Komutanlığına gönderilen şiir, askerin beğenisini kazandı. İstiklal Marşı, 17 Şubat 1921 tarihinde Hakimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde yayınlandı, on iki gün sonra ise Konya'da Öğüt gazetesinde yer aldı. Ön elemeyi geçen yedi şiir 12 Mart 1921'de Mustafa Kemal'in başkanlığını yaptığı meclis oturumunda tartışmaya açıldı. Mehmet Akif'in şiiri meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu Şiir okunduğunda milletvekilleri büyük bir heyacana kapıldı ve diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmedi. Bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Akif'in şiiri coşkulu alkışlarla kabul edildi. Güfteye en sert eleştiri Kazım Karabekir'den geldi. Kazım Karabekir, 26 Temmuz 1922'de Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Bey'e yazdığı mektupta yarışma sonucunun iptal edilmesini istemiş ve eleştirilerini sıralamıştır. Eleştirilere karşın güftede bir değişikliğe gidilmedi ve Paşa da bu konuda ısrarcı olmadı. Mehmet Akif, kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan Darülmesai'ye bağışladı. Şair ayrıca, İstiklal Marşı'nın Türk Milleti'nin eseri olduğunu beyan etmiş ve İstiklal Marşı'nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat'a dahil etmemiştir. Ülke savaş içerisinde olduğu için, Akif'in şiirinin bestelenmesi iki sene ertelendi; 1923'ün 12 Şubat'ında İstanbul Maarif Müdürlüğü'ne beste yarışması açma görevi verildi. Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. Üllkenin içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle sonucu belirleyecek bir değerlendirme yapılamadı. Bu nedenle güfte, ülkenin çeşitli yerlerinde farklı bestelerle okunmaya başlandı. Edirne'de Ahmet Yekata Bey'in, İzmir'de İsmail Zühtü Bey'in, Ankara'da Osman Zeki Bey'in, İstanbul'da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey'in besteleri okunuyordu. 1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930'da değiştirilerek, dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922'de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuş, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştır. Üngör'ün yakın dostu Cemal Reşit Rey'le yapılmış olan bir röportajda da kendisinin belirttiğine göre aslında başka bir güfte üzerine yapılmıştır ve İstiklal Marşı olması düşünülerek bestelenmemiştir. Söz ve melodide yer yer görülen uyum Prozodi eksikliğinin örneğin "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak" mısrası ezgili okunduğunda "şafaklarda" sözcüğü iki müzikal cümle arasında bölünmüştür esas sebebi de budur. Protokol gereği, sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde günümüzde İstiklal Marşı olarak söylenmektedir. İSTİKLAL MARŞI Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal... Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal! Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, "Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın. Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın. Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın... Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın. Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Ruhumun senden, İlahi, şudur ancak emeli Değmesin mabedimin göğsüne na-mahrem eli. Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeli- Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım, Her cerîhamdan, İlahi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na'şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal!
İstiklal Marşı nasıl yazıldı, İstiklal Marşı kabulünün kaçıncı yılı, İstiklal Marşı'nın önemli haberimizde. İsgal altındayken halkın moralini, gücünü yüksek tutmak için Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşımızın kabulünün 97. yılını çoşkuyla kutluyoruz. 12 Mart 1921 yılıda kabul edilen İstiklal Marşımız nasıl yazıldı, Mehmet Akif Ersoy kimdir sorularının yanıtı haberimizde. İşte, İstiklal Marşı'nın kabulü ve o günlerde yaşananlar. Abone ol İsgal altındayken halkın moralini, gücünü yüksek tutmak için Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşımızın kabulünün 97. yılını çoşkuyla kutluyoruz. 12 Mart 1921 yılıda kabul edilen İstiklal Marşımız nasıl yazıldı, Mehmet Akif Ersoy kimdir sorularının yanıtı haberimizde. İşte, İstiklal Marşı'nın kabulü ve o günlerde yaşananlar. Bundan tam 97 yıl önce yurdumuz düşman işgali altındayken halkın moralini, savaş gücünü ve inancını yüksek tutmak için Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşımızın kabulünün bu sene 97. yılını kutluyoruz. 12 Mart 1921 yılında 10 kıta olarak yazılan İstiklal Marşımız hangi şartlarda yazıldı, Mehmet Akif Ersoy kimdir, ve o günlerde yaşananlar... 23 Nisan 1920’ de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılır. 1920 yazı içinde ülke topraklarının büyük bir bölümü işgal altındadır. Ankara düzenli bir ordu kurma çalışmaları içindedir. İstanbul Hükümeti Mondros Ateşkes hükümleri gereğince orduyu terhis etmiştir. Yeni bir ordu kurma çalışmalarında ise sayısız güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Meclis hükümeti yeni bir ordu kurarken bu orduyu ayakta tutacak, ona moral verecek güçleri de harekete geçirme çabasındadır. Yayınlanan gazeteler halkı işgal güçlerine karşı direnmeye, birlik olmaya, cesaret vermeye uğraşmaktadırlar. Gazete ve dergilerden önemli miktarları hükümet tarafından satın alınarak cephelere yönlendirilmekte, mitingler düzenlemekte ve camilerde vaazlar Marşı da halkın ve ordunun moral gücünü yükselteceği düşünülerek gündeme getirilmiştir. İSTİKLAL MARŞI İÇİN GAZETELERDE DUYURU YAPILDI Dönemin eğitim bakanı Rıza Nur hatıralarında marş yarışmasını kendisinin açtırdığını yazar”Yüce ihtilal ve savaş günleri. Böyle zamanlarda milletler en güzel milli marşlarını milli marşın güfte ve bestesini yapana beş yüz lira maddi mükafat vereceğimi ilan ettim.” Gazetelerde ise İstiklal Marşı yarışması şöyle duyurulur “Şairlerimizin dikkatine Milletimizin dahili ve harici İstiklal uğruna girişmiş olduğu mücadeleyi ifade ve terennüm için bir İstiklal Marşı. Umur-u Maarif Vekili Celilesi’ nce müsabakaya müsabaka, 23 Kanun-u evvel sene 36 tarihine kadar olup bir heyeti edebiye tarafından,gönderilen eserler arasından intihap edilecektir ve kabul edilen eserin güftesi için beş yüz lira mükafat verilecektir. Ve yine laakal beş yüz lira tahsis edilecek olan beste için bilahare ayrıca bir müsabaka açılacaktır. Bütün müracaatlar Ankara’ da Büyük Millet Meclisi Maarif Vekaletine yapılacaktır.” Büyük Millet Meclisine ve Mustafa Kemal'e muhalif Peyami Sabah gazetesi “Milli marş tanzim ediyeler” başlığı ile verdiği haberde “Dün gelen Anadolu gazetelerinde Ankara Maarifi vekaletinin garip bir ilanı nazarı dikkatimizi cezp etti.” sözleriyle okuyucularına duyurur. MEHMET AKİF MARŞ YAZMA KONUSUNDA İKNA EDİLİYOR Son şiir gönderme tarihi olan 23 aralık 1920’ den sonra Eğitim Bakanlığı güfteleri incelemiş ancak içlerinde İstiklal Marşı olabilecek bir eser bulamamıştır. Bakan Hamdullah Suphi, Mehmet Akif'in marşa ödül koyulması nedeniyle katılmadığını öğrenince şaire yazdığı mektupta ödül konusunun uygun bir şekilde çözümlenebileceğini ve yarışmaya katılmasını belirtir "Pek aziz ve muhterem efendim; İstiklâl Marşı için açılan müsabakaya, iştirak buyurmamalarındaki sebebin izalesi için pek çok tedbirler vardır. Zat-ı üstadanelerinin matlup şiiri vücuda getirmeleri, maksadın husulü için son çare olarak kalmıştır. Asil endişenizin icap ettirdiği ne varsa hepsini yaparız. Memleketi bu müessir telkin ve tehyiç [heyecanlanma] vasıtasından mahrum bırakmamanızı rica ve bu vesile ile en derin hürmet ve muhabbetimi arz ve tekrar eylerim efendim." 5 Şubat 1337 [1921], Umur-u Maarif Vekili Hamdullah Suphi Mehmet Akif, Büyük Millet Meclisinde Burdur Milletvekilidir. İlk şiirlerini okul sıralarında kaleme alan Akif, meşrutiyet ilân edilince de İttihat ve Terakki Partisine girer. Birkaç ay sonra da Darülfunun edebiyat müderrisliğine getirilir. Akif 1908’ de açılan fikir ve sanat hareketinin içinde yer alarak daha önceleri yayımlayamadığı şiirleri Sebilürreşat’ta yayınlamaya başlar. Bu ilk şiirlerinde İstanbul’daki sefaleti gerçekçi bir biçimde betimler. İlk kitabı 1911’ de Safahat adıyla yayımlanan Akif’in ikinci kitabı olan “Süleymaniye Kürsüsünde 1912 de üçüncüsü “Hakkın Sesleri” 1913’ te , dördüncüsü “Fatih Kürsüsünde aynı yıl, beşincisi “ Hatıralar” 1917’ de yayımlanmıştır. İstiklal marşını yazdığı sıralarda altıncı kitabı olan “ Asım” üzerinde çalışmaktadır. Şiirlerinde, imparatorluğun kaybettiği topraklar için gözyaşı döken Akif, milleti birleşmeye, hayasız saldırılara karşı koymaya çağırır. Akif 1912 yılı sonlarında askerleri şevke getirmek için bir marş yazar Cenk Şarkısı. 10 dörtlükten oluşan bu manzume Sebilürreşat dergisinde yayımlanır. Ey sürüden arta kalmış yiğit! Arkadaşın gitti, yetiş sen de git. Bak ne diyor cedd-i şehidin işit; Durma git evladım, uğurlar ola! Durma git evladım açıktır yolun. Cenge sıvansın o bükülmez kolun; Süngünü tak ön safa geçmiş bulun. Uğrun açık olsun uğurlar ola! Yerleri yırtan sel olup taşmalı, Dağ demeyip, taş demeyip aşmalı! Sendeki coşkunluğa el şaşmalı. Haydi git evladım, uğurlar ola! Düşmana çiğnetme bu toprakları, Haydi kılıçtan geçir alçaktarı! Leş gibi yatsın kara bayrakları, Kahraman evladım uğurlar ola! ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİ YAZDI Almanların daveti sonucunda Aralık 1915'te Osmanlı Hükümeti Almanya’daki Müslüman esirler arasında İngilizlerin aleyhine propaganda yapmak için gönderdiği birkaç kişinin içinde Mehmet Akif de vardır. Akif Almanya’ da bulunduğu sırada ünlü şiiri Çanakkale Şehitlerini yazar. 1920 yılı ocak ayında Mehmet Akif, Kuvayi Milliye’ nin Ege’ deki merkezlerinden Balıkesir’ e gider. Akif burada halktan aradaki ayrılık nedenlerini kaldırmalarını,düşmanlara karşı birleşilmesini isteyip,halkı yurt savunmasına çağırır. “Artık burada duracak zaman değildir,gidip çalışmak lazım, bizim tarafımızdan halkı tanvire ihtiyaç varmış, çağırıyorlar, mutlaka gitmeliyiz” diyen Akif meclisin açıldığı günlerde Ankara’ ya önünde Akif’le karşılaşan Mustafa Kemal “ Sizi bekliyordum efendim, tam zamanında geldiniz.” der. Akif Ankara’ ya geldiğinde Anadolu iç isyanlarla karşı karşıyadır. Kurtuluş Savaşı sürerken Akif Kastamonu camilerinde yaptığı konuşmalarda Müslümanların birliğe, düşmana karşı savaşmaya ve mücadeleye çağırır. Bu konuşmaların yayımlandığı dergi ve gazeteler Anadolu’ nun bütün illerinde, sancaklar ve kazalardaki idarecilerle toplantı yerlerinde okutturulur. Kitaplar,broşürler şeklinde yeniden basılarak cephelere, köylere dağıtılır. 24 Aralık 1920’ de Kastamonu’ dan Ankara’ ya gelen Mehmet Akif ve Eşref Edip, Mustafa Kemal tarafından davet edilirler. İstasyondaki çalışma yerinde bir saat kadar süren bir görüşmeden sonra Mustafa Kemal şöyle der “Kastamonu’ daki vatanpervane mesainizden çok memnun Muahedesi’ nin memleket için ne kadar feci bir idam hükmü olduğunu Sebilürreşat kadar hiçbir gazete memlekete neşretmedi. Manevi cephemizin kuvvetlenmesine Sebilürreşat’ ın büyük hizmeti de bilhassa teşekkür ederim. Aralık 1920 sonlarına doğru Ankara’ya gelen Akif eğitim bakanı Hamdullah Suphi nin 5 şubat 1921 tarihli mektubuyla aldığı İstiklal Marşı siparişi için şimdilerde müze olan Hacettepe’ nin arkasındaki Tacettin Dergahındaki odasına çekilerek marşı yazmaya başlar. İSTİKLAL MARŞI 12 MART 1921'DE KABUL EDİLİYOR İstiklal Marşı 17 şubat 1921 tarihinde Hakmiyeti Milliye Sebilürreşat ta Söz gazetesi ise marşı süslü bir çerçeve içinde birinci sayfaya koyarken şu açıklamayı yapar” Her mısrada Türk ve İslam ruhunun ulvi mübarek hisleri titreyen bu abide-i sanatı, kemal-i hürmet ve mübahatla övünçle derc ediyoruz. İlk yayınından 12 gün sonra da Konya’ da Öğüt gazetesinde yer alan İstiklal Marşına karşı Anadolu gazetelerinin olumlu bir yaklaşım içinde oldukları görülmektedir. İstiklal Marşı 12 Mart 1921 günü kabul edilir. Paltosu olmayan Akif kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan “Darülmesai “ ye bağışlar. İSTİKLAL MARŞININ 10 KITASI Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl, Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım; Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar; Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar, "Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar? Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın… Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın. Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı! Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı; Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ? Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli! Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeliEbedî yurdumun üstünde benim inlemeli O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım; Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım; O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl; Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl! Mehmet Akif Ersoy
böyle bir adet vardı ben küçükken. ilkokuldaydı sanırım. hatta ortaokulda da devam ettirildiğini öğretim yılı başlar, özellikle ilk pazartesi heyecanla beklkerdik her dersin hocasını, bakalım nasıl bir insan -ki genelde adı sanı gelmeden önce duyulurdu- ve bir de bakalım neler isteyecek daha ilk günden. defter takıntısı vardı hocaların. her hoca farklı farklı defterler talep etmekte, istedikleri defterlerin kaç sayfa veya kaç orta, hatta telli veya ortalı olması hususunda da görüşlerini belirtirlerdi, ne fark edecekse...işte o dönemlerden aklımda kalmış, kimi hocalarımız da defterimizin adımızı - soyadımızı - okul numaramızı ve sınıfımızı yazdığımız o ilk sayfasının hemen peşinden gelen sayfaya istiklal marşı'nın 10 kıtasını yazmamızı şart koşarlardı. ki genelde türkçe veya edebiyat hocaları olurdu, hatta mutlaka kontrol de ederlerdi ki bakalım beğenecekler mi. akabinde gençliğe hitabeninde yer alacağı eylem.bkz ah bir çocuk olsam okulun ilk günü olması nedeni ile en iyi yazan yeni açılmış kalemimizi kullanarak en güzel yazımızla yazdığımız, kenarlarının eşit olmasına çok dikkat ettiğimiz ama nedenini acaba öğrenelim, aklımızda kalsın diye mi? hiç sorgulamadığımız olay. keşke taviz vermeden heryerde yaptırılmış olsaydı da,politikacılarımıza kadar herkes ögrenseydi marşımızı dedirten eylem zamanında bunun sovyet marşı yazan versiyonu yüzüne çekmediğim kalmadıydı dediğim. lisede her defterimde sovyet milli marşı vardı. böyle şimdiki gibi defterin başına istiklal marşı falan kim yaz diyor? hocanın bir gün ödevlere bakmasıyla birlikte ilk sayfada görmesi bir oldu. "sen komünist misin lan bu ne böyle?" demişti. "hocam öylesine yazdım" dedim ama o simasını cima eylediğimin hocası kalktı okuttu bana. allahtan marşı ezbere biliyordum. başladım "soyuz neruşimiy respublik sıvobodnik" falan. böyle aynı sovyet insanı gibi okuyorum*.hoca o ödevden bana 100 vermişti. sözlülerden de 2 çift 100'lüğüm vardı. en vurucu noktası ise kendisi albay olarak milli güvenlik hocamızdı. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
İstiklal Marşımızın çeşitli tonlarda ve çeşitli orkestra formlarıyla çalınmış şekilleri. Ayrıca dosyanın içinde Ali Rıfat Çağatay tarafından bestelenmiş ilk marşında örneği var. Müzik öğretmenleri mutlaka bir baksınlar. Buradan İndirin Yorum yaparak destek olabilirsiniz. Yorumlar
İstiklal Marşımızın nasıl yazıldığı ile ilgili bilgi toplayınız. Kurtuluş savaşı sırasında, toplumu biraraya getirici ve ortak toplumun yüce duygularını canlandırıcı bir Milli marşa ihtiyaç vardı. İstiklal Marşı kabulü meclis tutanağı 10 kıta orijinal hali ile Milli Marş için Milli Eğitim Bakanlığı 1921 yılında şiir yarışması düzenlemiştir. Düzenlenen yarışmaya ilgi büyüktü, 724 şiir katıldı. Kazanacak olan şiire para ödülü verileceği için önce yarışmaya katılmak istemeyen Mehmet Âkif, Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi’nin ısrarı üzerine “Kahraman Ordumuza” adadığı şiirini yarışmaya soktu. Mecliste İstiklâl Marşı’mızı okuyan ilk kişi Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi’dir. TBMM’nin 12 Mart 1921 tarihli oturumunda Mehmet Akif’in şiiri İstiklal Marşı olarak kabul edildi. Her ülkenin kendine özgü bir ulusal marşı vardır. Ulusal marş bir milletin bağımsızlığının ve hürriyetinin sembolüdür. Bizim ulusal marşımız, Mehmet Âkif Ersoy tarafından İstiklal Savaşı sırasında yazıldığı için İstiklâl Marşı adıyla anılır. Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı milletimizin mücadelesini ve kahramanlığını anlatır. İstiklal Marşı sözleri 10 kıta tamamına ulaşmak için. Updated 21 Aralık 2015 at 1221
istiklal marşı müzik defterine nasıl yazılır