Vay Tiền Nhanh. “Sakın geç kalma erken gel!..” “Yürekleri pır pır etmiş her anneye, ürktüğünü belli etmeyen her babaya ithaf edilebilirdi bu sözler” O yılları yaşamayan bilmez… 70’li yıllarda terörün azgınlaştırdığı İstanbul’da okumuş ve gençliğinizi yaşadıysanız, çokça duymuşsunuzdur bu sözü “Sakın geç kalma erken gel!..” Ne zaman evden çıksanız anneniz ya camdan, ya balkondan ya da kapı önünde son bir kere daha seslenirdi peşinizden “Sakın geç kalma erken gel!” Haklıydılar… Bırakın ortamın kötülüğünü, gittiniz mi, şehrin sokaklarına karıştınız mı ara ki bulasındır o zamanlarda. Çıkarken günlük rotayı verme zorunluluğu vardı evlerde. “Okuldan çıkınca, Coşkunların bahçesinde toplanacağız, oradan Yoğurtçu Park’taki sahada maç yapacağız, otobüse bineceğim. Akşam 7 gibi gelirim…” Ya da işten çıkarken mutlaka eve telefon edilmelidir. Telefon yoksa komşuya veya bakkala rica edilmelidir “Karaköy’de Aykut’la buluşup Kadıköy’deki bir mekâna gideceğiz. Akşam 9’a kadar evde olurum… Bizimkilere söyle olur mu?” Taktik oluşturmuştuk o yıllarda. Evde olacağımız saatin 1 saat sonrasını söyleyerek ”Vakitli” gelmenin şifresini çözmüştük. Hem meraklanmazlardı, hem de aferin alırdık zamanın öncesine geçerek… Gerçi, ne olursa olsun, ne yaparsanız, ne söylerseniz söyleyin pencere pervazlarına, balkon demirlerine atılmış yastıklara dirseklerini koyup cam önlerindeki sardunyalar gibi bekleşirdi anneler… Şimdi anlıyorum ki, Ahmet Rasim’in mısraları Uşşak makamından bestelenmiş bir rica, bir sitem, bir yalvarışmış “Sakın geç kalma erken gel…” Yürekleri pır pır etmiş her anneye, ürktüğünü belli etmeyen her babaya ithaf edilen… Bizi biz yapan İstanbul’a bizi, nisan yağmurları gibi usulca yağdıran eser… “Bu akşam toplantı sonrası yemek var, uzun sürer. Bitince Zeynep’i evine bırakacağım… Minibüsle gelirim, siz yatın beklemeyin e mi Anne?” Apartmanın önündeki küçük bahçedeki ortancalara pembeli mavili dalardı gözleri… Bilirdi ki uykusuz bir gecenin başlangıcındadır yine. Yorgun yüreği pır pır edecek, baktığından duyduğundan bir şey anlamayacaktır ben dönene kadar… Kafası düşüncelerinin ağırlığında dağınık kış bulutları gibi savruk, dudaklarında kıpırtılı dualar, elinde çekiştirdiği anasının başucu yazması… Eli sarı renkli pencere yastığına giderken cevaplardı “Tamam oğlum ama yine de rica ediyorum. Sakın geç kalma erken gel…” Hakan Kınay-İstanbul Bu hoş doğa manzarası, bize gün batarken gel şarkısını hatırlatıyor… Bu akşam gün batarken gel Bu akşam gün batarken gel Sakın geç kalma erken gel Sakın geç kalma erken gel Tahammül kalmadı artık Tahammül kalmadı artık Sakın geç kalma erken gell Aman geç kalma erken gel Cefa etme bana mahım Cefa etme bana mahım Sonra tutar seni ahım Sonra tutar seni ahım Üzme beni şivekarım Üzme beni şivekarım Sakın geç kalma erken gel Aman geç kalmaaa erken gelll Beste Tatyos Efendi Güfte ahmet Rasim Bey Uşşak Yazı dolaşımı [Arama Yap] - [Ana Sayfa][M] > [Müzeyyen Senar Şarkı Sözleri] > Sakın Geç Kalma Şarkı Sözü Şarkıcı İsmiŞarkı İsmi Sponsored Links GönderenCaesarEklendi 050700 Şarkı Ekle Hata Düzelt Bu akşam gün batarken Tahammül kalmadı artık Aman geç kalma erken gel Cefâ etme bana mâh'ım, Sonra tutar seni âh'ım, Üzme beni şîvekârım, Aman geçkalma erken gel. Şarkı Ekle Hata Düzelt© 2003-2022 Her Hakkı Saklıdır. “Yürekleri pır pır etmiş her anneye, ürktüğünü belli etmeyen her babaya ithaf edilebilirdi bu sözler" O yılları yaşamayan bilmez… 70’li yıllarda terörün azgınlaştırdığı İstanbul'da okumuş ve gençliğinizi yaşadıysanız, çokça duymuşsunuzdur bu sözü “Sakın geç kalma erken gel!..” Ne zaman evden çıksanız anneniz ya camdan, ya balkondan ya da kapı önünde son bir kere daha seslenirdi peşinizden “Sakın geç kalma erken gel!” Haklıydılar... Bırakın ortamın kötülüğünü, gittiniz mi, şehrin sokaklarına karıştınız mı ara ki bulasındır o zamanlarda. Çıkarken günlük rotayı verme zorunluluğu vardı evlerde. “Okuldan çıkınca, Coşkunların bahçesinde toplanacağız, oradan Yoğurtçu Park'taki sahada maç yapacağız, otobüse bineceğim. Akşam 7 gibi gelirim...” Ya da işten çıkarken mutlaka eve telefon edilmelidir. Telefon yoksa komşuya veya bakkala rica edilmelidir “Karaköy'de Aykut'la buluşup Kadıköy'deki bir mekâna gideceğiz. Akşam 9'a kadar evde olurum... Bizimkilere söyle olur mu?” Taktik oluşturmuştuk o yıllarda. Evde olacağımız saatin 1 saat sonrasını söyleyerek ''Vakitli'' gelmenin şifresini çözmüştük. Hem meraklanmazlardı, hem de aferin alırdık zamanın öncesine geçerek… Gerçi, ne olursa olsun, ne yaparsanız, ne söylerseniz söyleyin pencere pervazlarına, balkon demirlerine atılmış yastıklara dirseklerini koyup cam önlerindeki sardunyalar gibi bekleşirdi anneler… Şimdi anlıyorum ki, Ahmet Rasim'in mısraları Uşşak makamından bestelenmiş bir rica, bir sitem, bir yalvarışmış “Sakın geç kalma erken gel...” Yürekleri pır pır etmiş her anneye, ürktüğünü belli etmeyen her babaya ithaf edilen… Bizi biz yapan İstanbul'a bizi, nisan yağmurları gibi usulca yağdıran eser… “Bu akşam toplantı sonrası yemek var, uzun sürer. Bitince Zeynep'i evine bırakacağım... Minibüsle gelirim, siz yatın beklemeyin e mi Anne?” Apartmanın önündeki küçük bahçedeki ortancalara pembeli mavili dalardı gözleri... Bilirdi ki uykusuz bir gecenin başlangıcındadır yine. Yorgun yüreği pır pır edecek, baktığından duyduğundan bir şey anlamayacaktır ben dönene kadar… Kafası düşüncelerinin ağırlığında dağınık kış bulutları gibi savruk, dudaklarında kıpırtılı dualar, elinde çekiştirdiği anasının başucu yazması… Eli sarı renkli pencere yastığına giderken cevaplardı “Tamam oğlum ama yine de rica ediyorum. Sakın geç kalma erken gel…” Hakan Kınay-İstanbul

sakın geç kalma erken gel sözleri