3. Open Video Downloader. Open Video Downloader da en popüler video indirme eklentilerinden biridir. Vimeo gibi popüler sitelerden video indirmek istiyorsanız bu eklentiyi tercih edebilirsiniz. Videoları MP4 formatında kaydetmenizi sağlar. Ne var ki Chrome’un politikalarından ötürü çoğu popüler web sitesinde çalışmıyor. İnstagramstory repost etmek için aşağıdaki uygulamalardan birini kullanabilirsiniz. İnstagram RT Nasıl Yapılır. İnstagram RT, diğer sosyal medyada olduğu gibi İnstagram’da da RT yapılabilmektedir. RT aslına bakarsanız twitter’dan dilimize geçmiş bir kısaltma. RT anlamı ise “Retweet”. __ArthurRimbaud__(1854-91) Fransız şair. _Hiçbir şey yapmak istemedikleri için, hiçbir şey yapmayarak doyuma ulaşıp mutlu olan insanlar vardır. _Bir seçkin müz AdobePhotoshop'u ücretsiz edinmenin ve tüm özelliklerini kullanabilmenin en kolay yolu deneme sürümünü indirmek. Bu sürüm daimi değil ve kayıt olduktan sonra 7 gün süreniz var. Adobe programı 30 gün ücretsiz kullanabileceğinizi söylüyor AMA kullanıcıların geri bildirimleri farklı. Deneme süresi Photoshop'a ihtiyacınız Belkiunutamadığın biri vardır ya da yalnızsındır. mutsuzdundur ve mutlu olduğun Günlerde hayatında olan kişileri özleyebilirsin. aslında senin istediğin hayalindeki gibi birinin karşına çıkmasını istemek, geciktiğini düşünmek ve ona özlem duymak olabilir. ihtimal çok. bu durumlar psikolojik rahatsızlık seviyesinde Vay Tiền Nhanh. Abone Ol Habertürk yazarı Fatih Altaylı, darbe girişiminin planlayıcısı olmakla suçlanan Fethullah Gülen'in 24 Ekim 2013'te gazetelere verdiği "teşekkür ilanı" ile ilgili olarak Ekrem Dumanlı'nın kendisini aradığını söyledi. Dumanlı'nın "Fatih biliyorsun, hocaefendinin kardeşi vefat etti. Ben de şu anda hocaefendinin yanındayım. Telefonu vereyim de bir başsağlığı dile arzu edersen" dediğini aktaran Altaylı, "Ekrem’ciğim, teşekkür ederim aradığın için ama Fethullah Bey’e başsağlığı dilemek gibi bir arzum yok. Eğer böyle bir niyetim olsaydı zaten ben kendisini arardım. Hiç gerek yok başsağlığı dilememe. Ona yeterince başsağlığı dileyen vardır zaten. Benimkine ihtiyacı yoktur' dedim ve kapattım telefonu" diye gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, Fethullah Gülen’in teşekkür listesinin 17-25 Aralık operasyonlarının bir parçası olduğunu iddia ederek, “O listedekilerin çoğu, 17/25 darbesinin son hazırlıkları çerçevesinde, Bütün kesimler yanımızda’ algısı için oraya sokulmuş. Artık Gül ve Erdoğan’ın hangi yöntemle o ilana dahil edildiğini bilmiyorum.” diye şu ifadeleri kullanmıştı "Fetullah Gülen’in kalp problemi sebebiyle 12 saat müşahede altında kaldığı, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan’ın arayarak “Geçmiş olsun” dedikleri haberinin Zaman’ın sürmanşetinde yayınlandığı gün Ekrem Dumanlı beni aradı, “Bir vesile ile Pensilvanya’ya gelmiştim, hocaefendinin yanındayım, geçmiş olsun demek ister misin?” garip bir istek idi ama nezaket gereği “Peki” gün sonra yayınlanan ilanda, “Fetullah Gülen’i arayarak geçmiş olsun’ dediğim” için! teşekkür bu bir organizasyonmuş. Ekrem Dumanlı o gün rahmetli Hasan Karakaya dahil; birçok meslektaşımızı arayıp listeye eklemiş."Fatih Altaylı'nın "Bazen kabalaşmak mı lazım!" başlığıyla yayımlanan 25 Haziran 2017 yazısı şöyleStar Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak, dün bir olayı köşesine elebaşısı Fethullah Gülen’in “makbul” sayıldığı yanlış hatırlamıyorsam ağabeyi günlerde Ekrem Dumanlı, Nuh Albayrak’ı arıyor, “Fethullah Gülen yanımda” diyerek telefonu Gülen’e veriyor ve Nuh Albayrak da başsağlığı dilemek zorunda da Gülen’in gazetelere verdiği çarşaf çarşaf ilanda arayıp başsağlığı dileyenler arasında Nuh Albayrak’ın da adı günleri çok net ihtimalle aynı gün Ekrem Dumanlı beni de detaylı biçimde oturuyorum. Telefonum bir numara tanımadığım numaraları pek açmam ama açacağım tuttu.“Buyrun” dedim.“Fatih’ciğim ben Ekrem Dumanlı.” ile Başbakan’ın seyahatlerinden tanışıyoruz ama beni pek aramışlığı yok o güne kadar.“Merhaba Ekrem. Hayırdır?” dedim.“Fatih biliyorsun, hocaefendinin kardeşi vefat etti. Ben de şu anda hocaefendinin yanındayım. Telefonu vereyim de bir başsağlığı dile arzu edersen” ne yapılır?Efendi, terbiyeli bir insan böyle bir durumda “Tamam” der ve bir başsağlığı diler değil mi?Peki ben ne yaptım?“Ekrem’ciğim, teşekkür ederim aradığın için ama Fethullah Bey’e başsağlığı dilemek gibi bir arzum yok. Eğer böyle bir niyetim olsaydı zaten ben kendisini arardım. Hiç gerek yok başsağlığı dilememe. Ona yeterince başsağlığı dileyen vardır zaten. Benimkine ihtiyacı yoktur” dedim ve kapattım bir kabalığı yapmasaydım, büyük ihtimalle benim de adım o ilanda Gülen’i arayıp başsağlığı “diletilenler” arasında yer pek hoşlanmam ama bazen gerekli oluyor Genelde ölümlere saygım vardır. Rast gelirsem hiç tanımadığım insanların bile cenazesine katılmaktan, başsağlığı dilemekten çekinmem. Ama zorla başsağlığı dilemek de bana göre değil. Video haberler için YouTube kanalımıza abone olun Oluşturulma Tarihi Nisan 18, 2008 0000Irmak Ünal, aşk konusunda şansının yaver gitmediğini Ünal fotoğrafları Kanal D'nin sevilen dizisi "Arka Sokaklar"ın ekibine dahil olan Irmak Ünal, aşk konusunda şansının yaver gitmediğini söyledi. Ünal, "Aşktan korkuyorum! Aşkın bir hastalık olduğuna inanıyorum. Nasıl istemeden grip oluyorsan, işte aşk da öyle bir şey. Aşk, insanın kimyasını bozuyor" "Arka Sokaklar"dan bahsedelim. Nasıl gidiyor dizi?- Bu, kadrosuna dahil olmaktan çok mutluluk duyduğum bir proje. Şimdilik her şey çok güzel gidiyor. Canlandırdığınız karakterden biraz bahseder misiniz? - Seyhan adında bir avukatı canlandırıyorum. Güçlü biri... Kendine has kuralları olan, dünyaya geniş birpencereden bakan ve kendi ayakları üzerinde duran bir kız. Bu projeyi kabul etmenizin sebebi ne?- Açıkçası bu sene dizi yapmak gibi bir niyetim yoktu. Beni çok heyecanlandıracak bir teklif de gelmemişti. Ama "Arka Sokaklar" denince tereddüt etmedim çünkü kadrosuyla, senaryosuyla çok başarılı buluyordum. Ekibe sonradan dahil olmanın zorlukları yok mu?- Ben "Acı Hayat" dizisine de sonradan katılmıştım. O yüzden alışkınım. Ayrıca "Arka Sokaklar" ekibi o kadar uyumlu ki, hiçbir sıkıntı yaşatmadılar bana... Peki gerçek hayatta da dizide canlandırdığınız avukat kadar güçlü biri misinizdir? - Kıyaslama yapmayayım, ama kendi ayaklarımın üzerinde durmak gibi bir arzum vardı ve bunu gerçekleştirdim. Her zaman da yaptığım işi en iyi şekilde sonuçlandırmak isterim. Uzun süre Amerika’da yaşadınız. İstanbul’un arka sokaklarını bilir misiniz?- Biliyorum desem yalan olur. Öğrenmeye çalışıyorum. Bu diziden dolayı daha çok okumaya ve gözlemlemeye başladım. Zaten ben İstanbullu da değilim, Ankaralıyım. Dolayısıyla bu İstanbul’daki beşinci yılım. Hálá öğrenme, keşfetme aşamasındayım. Bir de gördüğüm kadarıyla İstanbul’un kimi arka sokakları güzelliklerle doluyken, kimileri pek çok acıyı barındırıyor. Dizinin bunları gözler önüne sermesi de çok hoşuma başka ülkelerde, başka şehirlerde yaşadıktan sonra İstanbul’a kolay alışabildiniz mi?- Doğrusu İstanbul’a alışmak çok zamanımı aldı. Ama artık her şey yolunda... Seviyorum büyük şehirde yaşamayı. Sizce "Arka Sokaklar" izleyicilere mesaj veren bir dizi mi? - Evet, üstelik de bence çok iyi, çok net mesajlar veriyor. Aynı zamanda dizide bizi koruyan polislerin özel hayatlarını, acılarını, sevinçlerini ve işbaşındayken yaşadıklarını göstermesi açısından da çok yönlü bir senaryosu var. Gelelim tiyatroya... "Çapraz Aşklar" oyunu nasıl gidiyor?- Çok iyi gidiyor, tiyatro sahnesinde olmaktan çok keyif alıyorum. İlk turnemi gerçekleştirdim. Antakya, Tarsus ve Adana’ya gittik. Tepkiler çok güzeldi. Turnenin ne kadar keyifli bir şey olduğunu anladım yani... Oyuncular genelde tiyatro yapmaktan korkar... Ya siz?- Ben tiyatroya korkulu gözlerle bakmıyorum. Tiyatro eğitimi almış bir insan için korkulacak bir durum yok ki... Ben ilk tiyatro yapmaya başladığımda, diğer arkadaşlarımdan iki kat fazla çalışmam gerekti. O dönem yaşadığım da korku değil, heyecandı. Oyuna gelen tepkiler nasıl?- Çok güzel şeyler duyuyorum. Bir de komedi oynuyorum bu kez ve bana acayip keyif veriyor. Benim çok ciddi bir yüz ifadem olduğu için insanlar tarafından farklı algılanıyorum... Oysa öyle asık yüzlü biri dışarıdan bakıldığında çok sert bir kadınmış gibi görünüyorsunuz. İnsanlar size yaklaşmaktan çekiniyor mu? - Aslında söylemek istediğim tam anlamıyla bu... Çekinmek bir yana "Aa, bu kadın çok kötü bakıyor. Burnu kalkmış, indirmek lazım" der gibi yaklaşıyorlar. Bu bir önyargı... Ben nasıl tanımadığım birini sadece dış görünüşüne göre yargılayabilirim ki? Duruşunun sert olması, o kişinin küstah veya kendini beğenmiş olmasını gerektirmez... İnsanların artık "Irmak Ünal"ı tanıdığını düşünüyor musunuz?- Kesinlikle... Anlamak isteyenler, ulaşmak istediklerim beni zaten anlıyor. Dört senedir çok zor bir piyasada çalıştığımı düşünüyorum. Daha da tanıyacaklar. Özellikle oynamak istediğiniz bir karakter var mı desem...- Osmanlı döneminin çok fazla irdelenmediğini düşünüyorum. Osmanlı dönemiyle ilgili bir film yapılırsa, rol almayı çok isterim. Çok güçlü kadın karakterler var Osmanlı tarihi içinde. Böyle bir film beni çok heyecanlandırırdı açıkçası... Çok klasik olacak ama, oyunculukta kurallarınız var mı?- Bu başıma çok bela olan bir soru! Ben net konuşan biriyimdir çünkü ve bana göre oyunculukta kural olmaz. Ben nasıl ki kahve içmeyi en doğal şekliyle beyazperdeye ya da ekrana yansıtmak durumundaysam, aşkı ve nefreti de aynı şekilde yansıtmam gerekir. AŞKTAN KORKUYORUM Aşk için neler söyleyeceksiniz?-Aşktan korkuyorum! Aşkın bir hastalık olduğuna inanıyorum. Grip olursun ama sen istemeden olursun, aşk da işte öyle bir şey. Çok fazla düşünüp altını üstünü kurcalamamak gerekiyor. Aşk diye bir şey var ve kimyamızı dönmekleçok iyi yapmışım "Bağımsız Sinema Bağımlıları" adı altında bir ekip kurdunuz. Biraz da bundan bahseder misiniz?- Hep aynı fikirlerle bir araya gelmiş isimlerden oluşuyor bizim ekibimiz. Sinema alanında her ne kadar gelişim göstersek de bu sektör Türkiye için yeni... Şikayet etmek yerine biz ne yapabiliriz diye düşündük. Elimizde bir-iki tane senaryomuz var. Belki de kendi filmimizi kendimiz çekeriz. Türk sinemasını nasıl değerlendiriyorsunuz?- Çok yerinde bir karar alarak ülkeme döndüğümü düşünüyorum. Çok azimliyim. Her geçen gün çok daha güzel işler, oyuncular ve senaryolar çıkıyor. Demek ki iyi dönemdeyiz. Irmak Ünal, Kanal D’nin ilgiyle izlenen dizisi "Arka Sokaklar"ın ekibine dahil oldu. Dizide son derece ciddi bir avukatı canlandıran oyuncu, gerçek hayatta da "asık yüzlü kadın" olarak tanınmaktan şikayetçi... Ünal, "Bana ’Aa, bu kadın çok kötü bakıyor. Burnu kalkmış, indirmek lazım’ der gibi yaklaşıyorlar. Bu bir önyargı" diyor. Milliyetçi ve Muhafazakar Parti MMP Genel Başkanı Ahmet Reyiz Yılmaz, milliyetçilik ve muhafazakarlığı bir çatı altında toplamak amacıyla yola çıktıklarını söyledi. MMP Genel Başkanı Ahmet Reyiz Yılmaz, il binasının açılışı için saat Erzurum'a geldi. AVM Kültür Merkezi'nde partililere buluşan Genel Başkan Ahmet Reyiz Yılmaz salona girişinde kemençe ve horon eşliğinde karşılandı. Yaklaşık 500 partilinin, 'Başbakan Ahmet' tezahüratlarında kürsüye çıkan Genel Başkan Ahmet Reyiz Yılmaz, Başbakan olma gibi bir arzusunun olmadığını söyledi. Milliyetçi ve Muhafazakar Partisi'nin milletin içerisine düştüğü buhran, sıkıntı, fitneyi defetmek üzere kurulduğunu vurgulayan Yılmaz şunları söyledi "Bize cenabı hakkın verdiği, bilek, mal, mülk, çoluk çocuk bana o başbakanlığın veremeyeceğinden çok daha değerli ve üstündür. Biz nasibimizi aldıkta geldik. Siz merak etmeyin. Milletimizin içerisine düşmüş olduğu buhran, sıkıntı, fitne ve fesat belaları defetmek üzere kurulmuş milleti bölmeye değli milliyetçileri bir tarafa bölen muhafazakarları bir tarafa bölen ABD ve İsrail'in inadına onları birleştirmek için kurulmuştur. Biz bölünen bir milliyetçilik ve muhafazakarlık değil ikisini bir çatı altında toplamak için yola çıktık. Milliyetçiyiz diyip 20 yaşındaki evladıma kuşun sıkan hasiyetsizlerin elini sıkmayı da kabul emiyoruz. Bir milliyetçi partinin genel başkanı, taş atan çocukları, PKK sempatizanı olan ve şehirleri yakıp yıkan, polise askere el kaldıran dükkanların camını çerçevesini indiren genç nesli PKK'lıları 'çocuktur onları da affedin' diyen bir milliyetçiliği de kabul etmiyoruz. Yapılan konuşmanın ardından Milliyetçi ve Muhafazakar Parti Genel Başkanı Ahmet Reyiz Yılmaz konvoy eşliğinde Demirevler semtindeki parti binasının açılışını Haber Ajansı / Güncel Politika Güncel Haberler Organize suç örgütü liderliğinden hakkında yakalama kararı bulunan Sedat Peker, “AK Parti’yi veya Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidardan indirmek gibi bir gayem yok” dedi. TİP Araştırma Raporu olarak hazırlanan ve kitap olarak da yayınlanan Duvar’da yazılı olarak yapılan bir söyleşisi yer alan Sedat Peker, Cumhurbaşkanlığı ve İçişleri Bakanlığı çevresinde dostları olduğunu’ söyleyerek bilgi akışı hakkında örtük bir işaretleme’ yaptı. Peker, yine Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve ile ilgili iddia ve görüşlerini dile getirdi. ÇIKIŞININ ARKASINDA NE VAR?’ Gazete Duvar’daki habere göre; Sedat Peker, YouTube videolarıyla başlayan çıkışına ilişkin, “AK Parti’yi veya Recep Tayyip Erdoğan’ı iktidardan indirmek gibi bir gayem yok. Ancak bir şey söylüyorum, bana ve aileme karşı namussuzluk yapıldı diyorum. Devletin namusu olur diyorum. Bu namussuzluğu yapanlara karşı mücadele ederken paylaştığım bilgiler mevcut iktidarı yaralarsa, oyunu düşürürse bu benim sorunum değil. Bu onların sorunu. Ve kamuoyu araştırmalarında gördüğümüz, şu ana kadar paylaştıklarım ciddi oranda zarar vermiş. Turpun büyükleri her zaman heybede olur. Seçim öncesi heybedeki büyük turplar çıktığında neler olur hep beraber göreceğiz” ifadelerini kullandı. METİN KÜLÜNK ELÇİ’ Sedat Peker söyleşide JİTEM, Zindaşti, Ataşehir’de öldürülen uyuşturucu satıcısı, Ahmet Hakan’la ilgili soruları başka bazı sorular gibi yanıtsız bıraktı. Söyleşide bazı soruları yanıtsız bırakması üzerine röportajcıdan gelen Neden anlatmıyorsunuz?’ şeklindeki soruya, “Belki sizin anneniz babanız sizi çamaşır suyuyla yıkadığı için sizler kendinizi çok temiz görüyor olabilirsiniz. Ancak benim annem babam galiba beni sabunla yıkadı” yanıtını verdi. İfşaatın ilk dönemlerinde üzerinde çokça konuşan eski AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk’ün elçi’ olduğunu söyleyen Peker, böyle bir soru sorulmasa da MHP’ye zarar vermek gibi bir amacım yok’ diyerek bu görüşünü not düştü. Peker, işadamı Mehmet Cengiz’le dedelerinden dolayı akraba olduğunu söyleyen, annesi küçüklüğünden itibaren uyardığı için devletle hiçbir ticari iş yapmadığını da söyledi. NEDEN VİDEO YAYINLAMADI? Türkiye’deki bazı dostlarının anlattıkları ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin çalışma yaptığını kendisiyle paylaştığını da vurgulayan Peker, Birleşik Arap Emirlikleri’nin kendisine bizim ülkemizde kalıp başka bir ülkenin yönetimini kötüleyemezsiniz’ dedikleri için video yayınlamadığını da yineledi. Peker şu ifadeleri kullandı “BAE Birleşik Arap Emirlikleri görevlileri bana Türkiye’den bir not iletmediler. Sadece kendi can güvenliğimle ilgili konuştular. Bir de bizim ülkemizde kalıp başka bir ülkenin yönetimini kötüleyemezsiniz dediler. Türkiye’deki bazı dostlarım Senin anlattığın suçlarla ilgili devletimiz çalışma yapıyor, gereği yapılacak’ dediler. Ben de halen bekliyorum.” Sedat Peker burada Türkiye’deki dostları’ derken kimleri kast ettiğini açıklamadığı gibi devletin hangi biriminin ne üzerine çalıştığını da açıklığa kavuşturmadı. Sedat Peker ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu SOYLU’YU HEDEF ALMAYACAKTIM’ Röportajın ağırlık merkezlerinden birini bir zamanlar cumhurbaşkanlığı için kendisini desteklediğini söylediği benim dönüş biletimdi’ diye tanımladığı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu oluşturdu “Süleyman Soylu’nun çok güçlü bir trol ordusu vardı. Bu yapının içindeki birçoğu da benim kardeşim gibi olan kişilerdi. Bu yapının içinde olmayan ancak bana yakın olan sosyal medyada güçlü bazı kişileri de istifa olayındaki tiyatroya destek vermeleri için ben organize ettim. Bu arkadaşlarımız genç olan arkadaşlar. İsimlerini verirsem kamuoyunda yıpranırlar. Bu yüzden isimlerini vermeyeceğim.” Peker’e yöneltilen sorular ve cevapları şöyle PELİKANCILAR VE MEHMET AĞAR ÜZERİNDEN SAVAŞI DEVAM ETTİRECEKTİM’ Soylu size hakaret etmeseydi ve iddia ettiğiniz gibi sizinle iş birliği yapmaya devam etseydi hedefiniz olmayacaktı. O zaman ne anlatacaktınız? Ve Soylu’yu ifşa edecek miydiniz? Bir savaşa başlarken hazırlığınızı yapmanız gerekir. Süleyman Soylu beni hedef almasaydı ben kendisini asla hedef almayacaktım. Pelikancılar ve Mehmet Ağar üzerinden savaşı devam ettirecektim. Süleyman Soylu’nun babasıyla tanıştığım günden bu zamana kadar yaşananlara bakınca bana böyle bir şey yapacağını düşünmüyordum. Ancak bu savaşa dahil olmak isteyecek tüm baskın karakterlerle ilgili hazırlığımı yapmıştım. Süleyman Soylu da baskın bir karakter. Beni harcayabileceğini düşündüler, kendilerini çok büyük gördüler. Şu ana kadar yaşananların neticesi ortada. Soylu ile ilgili öne sürdüğünüz başka iddialar da var. Sizin bahsettiğiniz kayıtsız silahların kaynağı nedir? Soylu ya da doğrudan iktidara bağlı bir paramiliter güç oluşturuldu ve bu silahlar onlara mı verildi/veriliyor? Ben Teşkilat-ı Mahsusa ruhuna inanan bir insanım. Her devletin işgal durumunda kullanabilmesi için ayırdığı, depoladığı silahlar mutlaka vardır. Süleyman Soylu’nun dağıttırdığı silahlar bu kapsamda değil. Daha önce de söylediğim gibi hem legal hem illegal dünyayı yönetmek, ülkenin sahibi olmak istedi. Yüce Allah da beni başına bela etti. Biz Müslümanlar buna kader diyoruz. SÜLEYMAN SOYLU’NUN TEK BİR ARZUSU VE HEDEFİ VARDI, CUMHURBAŞKANI OLMAK’ Süleyman Soylu’nun İbrahim Kalın ve Hasan Doğan’ı takip ettirdiğini söylediniz. Bu takibin amacı nedir? Süleyman Soylu’nun İbrahim Kalın ve Hasan Doğan ile husumeti mi var? Varsa nereden kaynaklanıyor? Süleyman Soylu’nun tek bir arzusu ve hedefi vardı, Cumhurbaşkanı olmak. Tabii ki ben de bunu istiyordum. Öyle ya, babasını tanıdığım tarih 1992’ydi, yani 29 sene. Diyorum ya, benim dönüş biletimdi. Kendini de yaktı, beni de yaktı. Cumhurbaşkanı olması için yeni edindiği bazı dostları geçmiş kinlerinden dolayı beni oyunun dışına çıkarmak istediler. Belki bu kazığı unutabilirdim, ancak aileme yapılan saygısızlık bu filmin sonu oldu. İbrahim Kalın ve Hasan Doğan’ın Ak Parti’de ciddi bir ağırlığı var. Bu iki ismi şantajla etkisiz hale getirebilseydi Cumhurbaşkanlığı hayalinde çok önemli bir şey başarmış olurdu. Ancak dedim ya, Cumhurbaşkanlığı işi artık yalan oldu. Belki ilerleyen yıllarda tutuklandığında yatacağı koğuşun meydancısı olur. ERDOĞAN VİDEOSU NEDEN GELMEDİ?’ Recep Tayyip Erdoğan’la helalleşeceğinizi söyledikten sonra video yayınlar sona erdi. Can güvenliği nedeniyle BAE yetkililerinin izin vermediğini açıkladınız. Ama o günden bu yana Twitter üzerinden ileti paylaşmaya devam ediyorsunuz. Erdoğan’la hesaplaşma bir türlü başlamadı. Neden? Sayın Recep Tayyip Erdoğan ülkemizin Cumhurbaşkanı’dır. Uzun yıllardır tanıdığım bir hemşerimdir. Kendisi Süleyman Soylu’yu koruyacak açıklamalar yapıp insanların benim hakkımda kötü şeyler düşüneceği sözler söyleyince ben de Ben ajan değilim, oturup helalleşeceğiz’ dedim. Birleşik Arap Emirlikleri’nin video yasağı getirmesi o tarihe denk geldiyse bu benim vicdani sorunum değil. Ayrıca Twitter veya herhangi bir sosyal mecradan da hükümet aleyhine kötü yazı yazmama izin vermiyorlar. “Süleyman Soylu denen kişi benim için İçişleri Bakanı değildir, televizyonda bana hakaret etti, beni öldürseniz de onunla ilgili paylaşımlar yapacağım” dedim. Şu ana kadar devam ettim, ancak sonu ne olur bilmiyorum. Birleşik Arap Emirlikleri’ne bu kadar hakaret ettiler, ben burada kalıyorum diye bana ajan’ dediler. Şu anki yaşananları ve yakınlaşmayı sizlerin takdirine bırakıyorum. Demek ki Birleşik Arap Emirlikleri darbeyi finanse etmemiş, demek ki ben ajan değilmişim. Ancak bir yetkili şereflice davranıp bunu söylemiyor. Sedat Peker, JİTEM’le ilişkilendiği dönem başta olmak üzere geçmişte “devlet adına” giriştiği yasa dışı işleri de anlatacak mı? JİTEM ile ilişkilendiğim dönemde utanacağım bir şey yapmadım. Çocuğa, kadına asla kötülük yapmadım. Düşmanlarıma da pusu kurup kahpelik yapmadım. O dönem bu yapının içinde başkaca insanlar onursuzca tavırlar sergilemiş midir? Evet, sergilemiştir. Şükürler olsun ki ben kirli kanın parçası olmadım. O dönemin konuları gelecekte konuşulur mu? Nereden bilebiliriz ki? Bunu sadece Yüce Yaratıcı bilir. Sedat Peker neden ifşada bulunuyor? Ben Kafkas asıllı bir Türk’üm. Karadenizli bir Türk ailesinin çocuğuyum. Bizim kültürümüzde Abrek ismi verilen savaşçılar vardır. Kendisinin, ailesinin ya da sevdiklerinin onuruna ve şerefine karşı büyük bir hata yapılırsa bunun intikamını alacağı için bir kere yemin eden ve bu uğurda ölüm dahi olsa geri dönmeyen kişiye Abrek denir. Benim söylediğimi inandırıcı bulmayanlar olabilir. Bu onların sorunu. Şu an çok enteresan bir durum yaşıyoruz. Bunu tarih mutlaka yazacak. Burhan Kuzu size Zindaşti’nin skandal tahliyesinde parmağı olan diğer kişilerin isimlerini verdi mi? Bu olayda başka kimlerin rol aldığı konusunda duyumlarınız var mı? Bu konuyla ilgili kendi sayfamda detaylı olarak paylaşımlar yaptım. Oradan cevaplara ulaşabilirsiniz. Ancak ölümüyle ilgili önümüzdeki zamanlarda yeni bir bölümü tekrardan açacağım. Mehmet Ağar’ın Ataşehir’de bir uyuşturucu satıcısını öldürttüğünü iddia ettiniz ama isim vermediniz. Öldürülen bu kişi kimdir, neden ve nasıl öldürüldü? Bu iddiada “Hemşehrin vardı ya, masa kurdun 50 milyon avro” dediniz. Bu para kime ait? Bu konuyla ilgili de önümüzdeki zamanlarda kendi paylaşımlarımda yer verip anlatımda bulunacağım. BENİM ANNEM BABAM GALİBA BENİ SABUNLA YIKADI. SİZİN KADAR TEMİZ OLAMADIM’ Öne sürdüğünüz iddialar, yaptığınız ifşalar AKP iktidarı döneminin kirini, suç ilişkilerini anlatıyor. Kendi geçmişinizde karıştığınız birtakım olaylar da o dönemin iktidarlarının benzer kirleri ve suç ilişkileriyle ilgiliydi. Neden anlatmıyorsunuz? Bu sorunuza daha önceleri de cevap verdim. Belki sizin anneniz babanız sizi çamaşır suyuyla yıkadığı için sizler kendinizi çok temiz görüyor olabilirsiniz. Ancak benim annem babam galiba beni sabunla yıkadı. Sizin kadar temiz olamadım. Geçin bu işleri, geçin. Ben insan denen canlıyı tanıdım, benden uzak olun yeter. Muhsin Akgün / MAStüdyoOluşturulma Tarihi Ocak 27, 2019 0830Mehmet Aslantuğ az konuşan ama konuştuğunda da lafını esirgemeyen isimlerden. Oyunculuğu kadar Arzum Onan’la evliliği de ilgiyle takip ediliyor. Yeni dizisi Kardeş Çocukları’ için buluştuk. Birlikte geçmişin muhasebesini yaptık, yıllara meydan okuyan aşkın sırlarından ülke gündemine oyuncu, cool adam, iyi baba, mutlu eş... Sadece filmlerde olur gibi! Ne kadarı gerçek bu profilin?- İyi olup olmadığımı veya ne kadar iyi olduğumu ben tespit edemem ki. Sana gerçekliğimi anlatayım... Bildiğim şu ki; çocukluğum dahil, içimde sakladığım başka bir ben hissetmedim. Olsaydı, bir yerinden yakalardım galiba! Ayrıca cool filan da değilim, sahiden değilim!50’lerin ortasındasınız, birlikte bir hayat muhasebesi yapsak... - Doz aşımı pişmanlıklarım yok gibi hissediyorum ama benim de güzel hatalarım var, muhtemelen hepimizde olduğu sırrını çözdünüz mü?- Ne gezer Hakan’ım! Satılacak bir Ferrari almaya hiç teşebbüs etmedim ki... Biraz şiirden, öyküden, biraz denizden, kayıktan, biraz ayakta tutmaya çabaladığım film atölyesinden geçen çocuksu sevinçlerden ibaret bir adamım. İçinizde ukde kalan şeyler var mı? - Kendimi tiyatrodan eksik, uzak tutmuş buldum. En azından şu ana kadar. Bundan sonrasına umarım... Çalışıyoruz!Neleri özlüyorsunuz?- Vicdanı ve ahlakı! Akılla kirletilmeyen bir dünyaya rağmen temiz kalmaya dair iradeyi!MASAMDA KUŞ SÜTÜ ARAMAM Şu an hayatınızdan memnun musunuz?- Sırça köşk adamı değilim. Masamda kuşsütü aramadım, aramam. Bir paranın üstünde oturduğum filan da yok! Hep birlikte iyiysek ne âlâ, değilsek rağmen iyiyim’ deme şımarıklığım hiç olmadı. Memnun olacağımız daha iyi günlerimiz olmalı, olacak!İçinde yaşadığımız ülkeye dair ne söylersiniz?- Muhalif biriyim. Sadece yanlışların muhalifiyim. Dolayısıyla muhalif partili değilim, muhalifim! Partizanlık üzerinden muhalefet benim işim değil. Herhangi bir partiye tutunan iktidar arayışıyla doğrudan ya da dolaylı beklentim yoktur! Bu ülkenin vatandaşı olan herhangi bir siyasal ya da ideolojik blokun, diğer bloku dökeceği bir denizi de yok! Olmayacak da! Denize dökülmesi gerekenleri birlikte döktük. Hatırlatacağımız, çözeceğimiz, hesap göreceğimiz ne varsa zemini hukuktur, seçimdir, sandıktır. Yani demokrasidir. 2019’un ilk haftalarında gelecekle ilgili beklentileriniz neler? - Enseyi karartmadan çalışıp umudu diri tutmak. Çocuklarımız için! Onların, bu kadim topraklara ait olmaktan gurur duymalarını sağlamaktan başka çaremiz yok. Mümkün!Erozyon sadece bir toprak kayması değildirDeğiştirmek istediğiniz şeyler var mı?- Umudu dağıtan, karartan, çökerten her şeyi!Oğlunuz Can’ın geleceğiyle ilgili hayalleriniz, kaygılarınız var mı?- Belki sık tekrarlıyorum bu tarifi, okurlarımız bağışlasın. Ben yetim büyüdüğüm için, Can da tek evlat olduğu için, evlada geç, ölüme erken davranmış babaların yükü var omzumda, hayallerim de var, kaygılarım da... Birlikte omuz omuza verir, bakınca hem siz, hem eşiniz çok kibar görünüyorsunuz. Çok düzgün bir Türkçeyle konuşuyorsunuz. Bu haliniz bile eleştiriliyor. Sizce neden?- Ağabeylerimize bak bir de... Ne kadar centilmenler, ne güzel konuşuyorlar. Erozyon sadece bir toprak kayması değildir! Sosyal, toplumsal olanları da yaşarız. İşte öyle olunca, sorduğun üzere, “Ve bu bile sizce neden eleştiriliyor” olur. Hiç delidolu anlarınız olmuyor mu? - İnsanlar yaşadıkları iklimlere benzermiş. Ben de Karadeniz’de büyüdüm. Çocukluğumdan beri delidolu yanlarımı çimdikler dururum. Sadece başkalarının gözüne sokmam. Evde de birbirinize siz’ diye mi hitap edersiniz? - Hay Allah gülüyor! Bu işte bir terslik var ama neyse. Aslına bakarsan büyüklerimiz de öyleymiş. Çocuklarını da kendi büyüklerinin yanında sevemezlermiş. Zamanla bazı kurallar güncelleniyor üretim irtifa kaybettiÜlkedeki kültürel ve sanatsal üretime bakışınız ne? - Epeyce irtifa kaybetti ama sağlam bir toparlanmaya da aday bir neslin ayak seslerini duyabiliriz yavaş yavaş. Bir keresinde ”Eskiden beri sektörün yaslandığı zeminden, eşitlendiği seviyeden yana dertlerim var” demiştiniz. Şimdi ne düşünüyorsunuz? - İçerik olarak fazla değişen bir şey yok. Zamana ihtiyaç var. Teknik olarak geliştik. Oyunculuklar ise eskiye göre daha dinamik, çok daha donanımlı. Gündemdeki sinema tartışmasının neresinde duruyorsunuz? - Mısır ticareti’ üzerinden bilet fiyatlarını indirmek ve bu adımla filmcinin hakkını küçültmeye kalkmak abesle iştigal tabii. Kimse de yutmaz şüphesiz. Ancak bağımsız ve nitelikli filmler için de asgariden kılı kıpırdayan sorumluluklar bekliyoruz, şu tarih ve vizyon kapatarak sistemi iştahla tıkayan biraz romantiğim de, o kadar da değil be abi!Şu sıralar üç reklamda birden seslendirme yapıyorsunuz. Kadınlar konusunda ses tonunuzun faydasını çok gördünüz mü?- Gördüğümü fark etmeden Arzum’u fark romantik misiniz yoksa bu bir imaj mı?- Biraz ben, biraz da imaj herhalde. Tamam biraz romantiğim de, o kadar da değil be abi! Ben bile sıkıldım bu denli romantik yorumlardan, sorulardan... Sizinki nasıl bir aşk hikâyesiydi de 25 yıla taşındı? - Ooo! Ne 40’lar, 50’ler var... Değer vermek, değer katmak ve saygıya ihtiyaç var, malum... Aşk, sadece ezberlendiği sayfalardan ibaret olmasa gerek. Ayrıca, şöyle demişti Sıcak Saatler’in yazarı Ahmet Yurdakul, Sedat Yalçın’ın yüzüne yüzüne, “Her aşkın içinde bir tür savaş vardır ve aşk bazen, savaş kadar çetrefildir, sakın unutma!”Sosyal medyada herkesin uzun namlulu topları varToplumun ruh halini nasıl yorumluyorsunuz?- Yorgun ve ümitsiz. Kabaca vahşi kapitalizmin cilveleri bunlar. İpotek altına almadığı değer, ilişki bırakmadı. Sosyal medyadaki linç ve kutuplaşma hali hakkında ne düşünüyorsunuz? - Orası yeni, gerekli ve işlek olduğu kadar fütursuzluktan da beslenmeye yatkın çünkü. Şehvete kapılmaya kapı aralayan müritler de barındıran ama gerçek hayatta aynısını yapmaktan çekinen bir ruh halinin de özgürleştiği bir alan. Epeyce cephe gerisi sayılır. Herkesin çok uzun namlulu topları sanat dünyasındaki kutuplaşmaya bakışınız ne? - Anlaşılabilir. Hak verdiğim için böyle demiyorum. Tespitim bu!Bundan çekiyor musunuz? - Hayır. Bağımsızım. Sözü açığa saklı bir adam da değilim. Sözü küfürlü bir adam da, çıkar kovalayan da... Yani çektiğim bir şey yok. Özlediğim şeyler şeylerden biri, sanat ve siyasetin bazen iç içe geçmesi...- Sanatçının, siyasete taraf ya da kefil olmasının tek sebebi çıkardır. Masum olanları vardır elbette ama istisnadır ve sağlam bir saflık barındırır. Sanatçının politik duruşu olmalıdır lakin ne iktidarla ne de siyasi muhalefetle el ele tutuşarak olmalıdır bu.Devlet ana’dan beklentilerimiz varYeni diziniz Kardeş Çocukları’nın nesi sizi cezbetti?- Buradaki karakterim temsil ettiği düzenden bağımsız, kişisel serüveni, duyguları hariç, ipoteksiz bir karakter. Böyle birini özlemiştim doğrusu. Dizinizin fragmanlarında iki kadının maruz kaldığı şiddeti görüyoruz. Şiddetle ilgili neler söylersiniz?- Sıkıştığı yerden bu türden ses veren erkekler için devlet ana’dan beklentilerimiz var. Cezai yaptırımlara ihtiyaç var. Sizce şiddetin sebeplerinden biri ataerkil yapı mı? - Hayatın maddi cömertliğinden erkeği sorumlu tutan kadın anlayışına da küçük bir not düşmüş olalım. Kadından erkeğe doğru işleyen psikolojik şiddetin de altını çiziyorlar sosyolog-psikologlar ve diyorlar ki; etki-tepki oranı dikkat çekici seviyelerde. Ekonomik yönden baskı altında olan, yüklendiği veya ona yüklenen rolün gereklerini yerine getiremediğini düşünen çaresizlik, bu türden dokunuşlarla daha kolay, sık ve şiddetli patlıyor!

birini indirmek gibi bir arzum yok